Yeni çözüm anne ve babanın yanına taşınmak

Rekor enflasyon sonrası artan yaşam güçlüğü, gençleri ailesiyle yaşamak zorunda bırakıyor. Ev almanın güçleşmesi ve yüksek kiralar özellikle gençlerin evden ayrılıp yeni bir yaşam kurmasını zorlaştırırken daha önce evinden ayrılmış birçok yetişkin de yine ailesinin yanına dönmek zorunda kalıyor.

Konut satış ve kiralama fiyatlarındaki artış devam ediyor. Merkez Bankası’nın (TCMB) 2022 Şubat ayına ilişkin açıkladığı Konut Fiyat Endeksi’ne (KFE) göre konut fiyatlarındaki yıllık artış İzmir’de yüzde 90,1’i bulurken Ankara’da yüzde 97,1 ve İstanbul’da ise yüzde 106,3 oranında arttı. Yaşanan artışlarla beraber orta gelirli biri için büyükşehirlerde ev almak hatta kiralamak dahi oldukça zor bir hale geldi. Bu durum da insanları yeni çözüm arayışına itiyor. Bunlardan biri de çok bilindik bir yöntem: Anne ve babanın yanına taşınmak.

Genelde Türkiye toplumunda geleneksel olarak çocuklar evlenene kadar anne ve babalarıyla yaşasalar bile son yıllarda kentleşmeyle birlikte birçok genç, evlenmese dahi ayrı eve çıkabiliyordu.  Ancak hayat şartlarının pahalılaşması bu eğilimi zorunlu ama muhtemelen de dönemsel olarak tersine çevirdi. Gençlerden bazıları şayet aynı şehirde yaşıyorlarsa anne babalarının yanına dönerken, daha az olmakla birlikte kimi zaman çift olarak ailelerinin yanına gelenler de oluyor.

“Gençlere de yazık ebeveynlere de”

Tüketici Sorunları Derneği (TÜSODER) Emlak Komisyonu Başkanı Hatice Kolçak dün Twitter paylaşımında buna dair şöyle bir iddiada bulundu: “Büyük aile dönemi geri geldi. Bırakın ev almayı gençler ev bile kiralayamaz. Sen büyüt yetiştir bir bina parası harca. Yurtdışına gönder. Sonra gelsin anne baba evine geçinemiyorum diye… Gençlere de yazık ebeveynlere de…”

Beyoğlu Fetihtepe Mahallesi Muhtarı Melahat Kemaloğlu ise geçim sıkıntısı nedeniyle son süreçte İstanbul’u terk ederek memlekette ailelerinin yanına dönen kişilerin sayısında bir artış olduğunu söyledi. Kemaloğlu, geçmişe oranla bu durumda yüzde 30 artış olduğunu belirterek, “Ancak gidenler gittikleri yerlerde de ciddi sorunlar yaşıyorlar” dedi.

“Boşananların istikameti ayrı evlerden ziyade anne babalarının yanı oluyor”

Avukat Sibel Dolgun ise birkaç yıl öncesine kadar boşanan çiftlerin genelde ayrı evlere geçerek kendi hayatlarını sürdürmeye çalıştığını söyleyerek “Son bir iki yıldır kiracı olarak yaşayıp ayrılan çiftlerin kendi evleri yoksa istikametleri genellikle anne babalarının yanları oluyor gözlemlediğimiz kadarıyla” dedi ve şunları dile getirdi: “Biz avukatların gözlemlediği şöyle bir durum daha var: Erkekler kira yükünün altından kalkamadıklarından anne ve babalarının yanına daha fazla gitmeye başladılar. İnsanlar artık daha fazla kalabalık ailelerde yaşıyor. İçgüveysi olayı da arttı.”

Dolgun’un verdiği bilgiye göre bunun bazı yan etkileri de oldu. Ebeveynlerin yanında yaşamak veya onlara bağımlı olmaktan kaynaklanan şikâyetler nedeniyle açılan boşanma davalarında artış olduğunu öne süren Dolgun, “Yargıtay 2. Dairesi’nin yerleşik içtihatlarına göre eşlerden birinin diğerini ailesiyle yaşamaya zorlaması ağır kusur kabul ediliyor. Ağırlaşan ekonomik koşullardan kaynaklanan zorluklar, çiftlerden birinin boşanma halinde ağır kusurlu hale gelebilmesine sebep oluyor” diye konuştu.

“Ekonomik sıkıntılar gençleri ebeveynleriyle birlikte uzun yıllar yaşamaya zorluyor”

Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Barış Erdoğan da pandemi ve beraberinde gelen ekonomik krizin en fazla gençlerin yaşamını etkilediğini belirtti.

Hızla artan konut ve kira fiyatları, ekonomideki belirsizlik, işsizlik, çalışan yoksulluğu gibi birçok faktörün gençleri ebeveynleriyle beraber uzun yıllar yaşamaya zorladığını vurgulayan Erdoğan, şunları ifade etti:

“Pandemiden önce de benzer sorunlardan ötürü ailelerinden ayrı yaşamak isteyen ya da yeni bir yuva kurmak isteyen genç yetişkinler için önemli bir sorundu. Zira emlak fiyatları ve yaşam maliyetleri gelirlerden daha hızlı artıyor. Üniversite diploması iş garantisi olmadığı gibi bulunan işler de çoğu zaman güvencesizlik ya da çalışan yoksulluğu sunmakta.”

Türkiye’nin bu sorunları birçok ülkeye göre daha ağır bir şekilde yaşamakla beraber, bunun sadece Türkiye’ye özgü de olmadığını söyleyen Erdoğan, “Örneğin İngiltere’de emlak fiyatları 1997 yılından 2021’e kadar yüzde 173 artarken, 25-35 yaşındakilerin reel gelirleri sadece yüzde 19 arttı. Aile yuvasından kopamamak özellikle özgür gençlik hareketinin başladığı Avrupa ülkelerinde 2000’li yıllardan beri konuşulan tartışılan hatta sinema filmlerine konu olmuş bir mevzu” değerlendirmesinde bulundu.

Gençler, Tanguy sendromuna mı kapıldı?

Erdoğan şunları söyledi: “2001’de vizyona giren Fransız yapımı ‘Tanguy’ adlı filmde 28 yaşını doldurmuş, çok iyi bir eğitim görmüş, üniversitede ders veren ama doğduğu evi terk etmemekte direnen Tanguy adlı bir gencin hikâyesi anlatılıyordu. Bu olay daha sonra akademik yazına ‘Tanguy sendromu’ olarak geçti. Gençler ekonomik imkânsızlıklar kadar konfor alanlarını da terk etmek istemediklerinden aileleriyle beraber kalmak istiyorlar. Bunu da not etmek gerekiyor. Zira bu kuşak her zaman çocuklarını kontrol eden, en ufak bir zorluk karşısında yardıma koşan, onlara ev işlerinde sorumluluk vermeyen ‘helikopter ebeveynler’ tarafından yetiştirildi.”

“Mutsuz evliliklerini sürdürenler de var”

40 yaşındaki kameraman Bülent P. geçen aylarda eşiyle olan evliliğinin boşanmayla sonlanması üzerine, yaşadıkları Mecidiyeköy’den Esenler’de yaşayan anne, baba ve kız kardeşinin yanına döndüğünü kaydetti. Baba evinden ilk defa 18 yaşında üniversite için Kocaeli’ne gittiğinde ayrıldığını söyleyen Bülent P. yaşadıklarını şöyle anlattı: “Ondan sonra ara sıra geliyordum ama 26 yaşında evlenince kalıcı ayrıldım. 14 yılın sonunda baba evine dönmek garip bir duygu ama başka çarem yoktu. Yaşadığımız evde eşim ve çocuk kaldı. Hem nafaka, hem kira ödemem imkânsız bir şeydi. Gelirim ona yeterli değil, çalıştığım sektörde iş güvencesi zayıf. Sonuçta bu durum benim açımdan da anne babam açısından da zor bir durum. Bu arada iyi kötü dönecek bir aile evim olduğundan ayrılabildim. Gidecek yeri ya da tek başına yaşayabilecek parası olmadığından mutsuz evliliklerini sürdüren birçok erkek ve kadın arkadaş da tanıyorum. Şimdi ayrılsam nasıl geçinirim diyerek katlanıyorlar.”

Independent Türkçe