12 May Rusya-Ukrayna savaşı fosil yakıt sübvansiyonlarını güçlendirebilir
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrasında Rusya’ya uygulanan yaptırımlar sonucu artan enerji maliyetleri, hükümetlerin fosil yakıt sübvansiyonlarını artırabilir.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden önce dahi artan enerji maliyetleri, işgalden sonra katlanarak artmaya devam etti. Son gelişmeler sonucu ABD’nin Rus petrolüne yönelik aldığı ithalat yasağı kararı ise bu süreci hızlandırıyor. İngiltere’nin de 2022 sonuna kadar Rus petrol ve petrol ürünlerinin ithalatını aşamalı olarak durduracağını açıklamasıyla birlikte brent petrolün varil fiyatı 130 doların üzerini gördü.
Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak, Rus petrol ihracatına yönelik yaptırımları değerlendirerek Rus petrolüne yönelik yasakların küresel piyasa için felaket sonuçlara yol açacağını ve petrolün varil fiyatı 300 doların üstüne çıkabileceğini belirtti. ABD Başkanı Joe Biden ise özgürlüğü korumanın bir bedeli olacağını ve bu bedeli Amerika’nın da hissedeceğini söyleyerek enerji maliyetlerinin artacağı vurgusunu yaptı.
Yaşanan bu gelişmelerin sonucunda dünya genelinde artan enerji maliyetleri nedeniyle hükümetler, fosil yakıt sübvansiyonlarına daha fazla para ayırmaya yöneldi. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), pandeminin başında fosil yakıt talebinin azaldığını ve dolayısıyla tüketim sübvansiyonlarının da tüm zamanların en düşük seviyesine indiğini duyurmuştu. Ancak talep ve fiyatların yeniden artması sonucu sübvansiyonlar şimdiye kadarki en yüksek seviyeye ulaştı.
Sübvansiyonların artmasını değerlendiren Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) Enerji Güvenliği ve İklim Değişikliği Programı kıdemli üyesi Ben Cahill, “Hükümetlerin yapmak istediği son şey, fosil yakıt kullanımı için herhangi bir sübvansiyonu artırmak olmalı ancak fiyat şokuna karşı da duyarlı olmaları gerekiyor. Bu, bugün başa çıkmamız gereken bir ekonomi sorunu” dedi. Hükümetler vergi muafiyetleri ve tavan fiyat belirlenmesi gibi sübvansiyonlarla tüketicilerin, yükselen enerji fiyatları altında ezilmemesini amaçlıyor.
Japonya’nın petrol distribütörlerine yönelik benzin sübvansiyonunu artırması; İsveç’in benzin ve motorin üzerindeki vergileri düşürmesi; İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya ve İspanya’nın da içinde olduğu bazı ülkelerin elektrik fiyatlarındaki artışlara sınır getirmesi gibi durumlar, hükümetlerin son zamanlarda yaptığı enerji sübvansiyonlarına örnek teşkil ediyor.
Halkın enerji faturalarına karşı öfkesini önlemeye yönelik atılan bu adımlara karşın MSCI’da (Morgan Stanley Capital International) ESG (Environmental, Social and Governance) Araştırma Başkan Yardımcısı Elchin Mammadov, “Politikacıların çoğu bir sonraki seçimin ötesini düşünmüyor. Bu nedenle, faydaların daha uzun vadeli olduğu iklim eylemini sübvanse etmek yerine fosil yakıtları sübvanse ederek oyları kazanmaya öncelik veriyorlar” dedi.
IEA ise yıllık Dünya Enerji Görünümü raporunda, fosil yakıtları destekleyen vergilerin ve düzenlenmiş fiyatların yayılımının sürdürülebilir bir enerji geleceğine giden yolculuğu önemli ölçüde baltaladığını belirtti.
Cenova’daki Uluslararası Sürdürülebilir Kalkınma Enstitüsü’nde kıdemli politika danışmanı Lourdes Sanchez, “Fosil enerji fiyatlarındaki mevcut artış, fosil yakıt sübvansiyonlarının güçlenmesini de tetikleyecektir. 2020’de birçok sübvansiyonu yeniden düzenlemek adına bir fırsat vardı. Ancak çok az ülke bu fırsatı kullandı” dedi.
Yaşanan gelişmeler sonucunda enerji maliyetlerinin yükselmesi, hükümetlerin fosil yakıt sübvansiyonlarını artırmasına neden oldu. Bu durum ise sürdürülebilir enerjiye yönelimi baltalayarak çevre kirliliğinin başlıca sebeplerinden biri olan fosil yakıt tüketiminin devam etmesine yol açacak.