Okul kantininden alışveriş lükse dönüştü

Eğitim yılının henüz başındayken en çok tartışılan konu, okul kantinlerindeki fiyatlar oldu. Kantinciler satışlarının düştüğünü söylerken veliler ise evde yaptıkları hamur işi ürünlerle çocuklarının beslenmesini sağlamaya çalışıyor.

Eğitim-öğretim yılı pazartesi günü başladı. Ülkede yaşanan hayat pahalılığı ve ekonomik krizin etkisiyle en çok tartışılan konu okul kantinlerinde satılan ürünlerin fiyatları oldu. Bir kaşarlı tostun fiyatı bile 10-18 TL arasında değişiyor. Dönerin fiyatı ise 30 TL’ye kadar çıkıyor. Bu durum da dar gelirli aileler için büyük problem yaratıyor. Özellikle düşük maaşlarla çalışanların çocukları okuldaki vakitlerini aç geçiriyor.

 

OECD verilerine göre Türkiye 30 Avrupa ülkesi arasında en yüksek çocuk yoksulluğu oranına sahip iki ülkeden biri. Şiddetli yoksulluk yaşayan 16 yaş altı çocukların sayısı ise 6 milyon 500 bin. 1,3 milyon çocuk okula aç gidiyor. 2021 yılında Türkiye Aile Hekimliği dergisinde yayımlanan çalışma, araştırmaya katılan çocukların dörtte birinin çok düşük kilolu olduğunu, çocukların yaklaşık dörtte üçünün kansızlıkla mücadele ettiğini ortaya koymuştu. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı verilerine göre ailesinin yanında temel ihtiyaçları karşılanamayan çocuk sayısı yaklaşık 150 bin.

 

Satışlar düştü, fiyatlar çok yüksek

İstanbul Sultangazi’de bulunan İstiklal İlkokulu’nda kantini bulunan Salih Çalışkan durumu şöyle anlatıyor: “Pandemiden sonra artan kiralar belimizi büküyor. Fahiş artışlar var. Bizim de çok şikayetimiz var. En çok da satamamaktan şikayetçiyiz. Ürünlerin fiyatlarının yüksek olduğunun farkındayız. Esnaf ve Sanatkârlar Odası’nın 22 lira dediği döneri 15’e, 18 lira dediği tostu 10’a satıyoruz. Çocuklar için beslenme önemli tabii ki. Birçok veli toptan alarak bu duruma çözüm üretiyor. Satışlarda çok ciddi düşüş var. Geçen yıla göre en az yüzde 40 oranında düşüş oldu. Bütün kantinciler şokta şu an.”

 

İstanbul Beykoz’da Mehmet Emin Pulatkonak İlkokulu’nda 2 çocuğu okuyan Nuray Öztürk isimli veli şunları söyledi: “Çocuklarıma harçlık veremiyorum. Kantin fiyatları 2 senedir çok yüksek. İki senedir aslında böyle. Okulun genelinde velilerde konuştuğumuzda çocuklara hamur işi, krep gibi ürünler, bir parça meyve koyuyoruz. İçecek olarak bakınca da süte erişimimiz çok az. Bunun yanında meyve sularını konserve yapıp onları koyuyoruz. Bol bol su koyuyoruz. Kantinden bir şey alamıyoruz. Alsak da kalitesi çok düşük. Bir tane sucuklu tost alınca yarısı boş oluyor. Diğer veliler de benim gibi düşünüyor. Yumurta bile çok pahalı gelmeye başladı bize. Gün aşırı yumurta yedirebiliyoruz çocuklara. Krebimizi bile bazen sütlü bazen sütsüz yapıyoruz.”

 

Bu durumun çocukları etkilediğini söyleyen Öztürk şunları aktardı: “Bazı veliler çocuğuna beslenme bile koyamıyor. Arkadaşları bazen onlarla paylaşıyor. 3-4 veli çok zor durumda. Benim çocuğum benden harçlık istiyor. Ama ben veremiyorum. Üzülüyor tabii. Bazı veliler pastaneden börek alıyor. Benim çocuğum da istiyor. Tabii biz alamıyoruz. Çocuk da bunlardan etkileniyor.”

 

İstanbul Kartal’da yaşayan bir veli ise şunları söyledi: “Dört çocuğum var. En küçüğü 2 yaşında, üçü okula gidiyordu. En büyükleri kızım liseye başlayacaktı. Kardeşine bakmak zorunda ve kızımı lise ve sonrasında okutabilme imkanımız da yok.”