Medyada nefret söylemi “kimlik” üzerinden yapılıyor

Uluslararası Medya Enformasyon Derneği’nin (UMED), medyadaki nefret söylemine ilişkin yaptığı araştırmasında, bu tutumun en çok “kimlik” üzerinden yapıldığı sonucuna varıldı.

UMED, Türkiye genelinde rastgele seçilen 605 kişiyle medyada nefret söylemi içeren ifadelerin toplumda yaygınlaşarak ayrımcılığa neden olup olmadığıyla ilgili araştırma yaptı.

Araştırmada, farklı ideolojileri benimseyen basın yayın organlarının haberlerindeki nefret söylemi barındıran ifadeler incelendi ve katılımcılara bu konuda etkilenip etkilenmedikleri  sorusu soruldu.

“Medyada nefret söylemi hakkında bilgin var mı?” sorusuna katılımcıların yüzde 87,6’sı, “bilgim var”, yüzde 7,4’ü “kararsızım”, yüzde 5’i “hayır” cevabını verdi.

“Televizyonda yapılan haberler arasında en çok hangi alanda nefret söylemi var?” sorusunu katılımcıların yüzde 41’i “kimlik” yanıtını verirken, yüzde 26’sı “siyaset”, yüzde 17’si ise “din” konusundaki haberleri gösterdi.

“Nefret söylemleri fikir özgürlüğüyle ilişkili midir?” sorusuna, araştırmaya katılan 347 kişi “kesinlikle katılıyorum”, 144 kişi de “katılıyorum” cevabını verdi.

Araştırmada, “Medyada yer alan nefret söylemleri etnik, ulusal ve dini kimliği de hedef alabilmekte midir?” sorusunu, katılımcıların yüzde 63,3’ü “kesinlikle katılıyorum”, yüzde 24,8’i “katılıyorum” cevabını vererek, medyadaki nefret söylemlerinin etnik, ulusal ve dini kimlikleri hedef alabildiği şeklinde görüş bildirdi.

“Etnik kökene dayalı ve ırkçı nefret söylemi birçok ülkenin ortak sorunu mudur?” sorusuna, araştırmaya katılan 392 kişi, “kesinlikle katılıyorum” cevabını verdi.

“Etnik kimliği hedef alan nefret söylemine dayalı haberler, mevcut kimlikler hakkında olumsuz düşüncelere neden olmakta mıdır?” sorusuna, katılımcılardan 348’i “kesinlikle katılıyorum”, 157 kişi ise “katılıyorum” cevabını verdi.

“Televizyon kanallarında Müslümanlara yönelik nefret söylemlerine denk geldiniz mi?” sorusuna, katılımcılardan 257’si “denk geldim”, 175’i “denk gelmedim”, 173’ü ise “kararsızım” cevabını verdi.

Araştırmaya katılan 605 kişiden 531’i, nefret söylemi ve fiillerin, toplumsal barış açısından güvenlik tehdidi oluşturduğunu belirtti.