Küresel enerji dönüşümü, fosil yakıt üretiminin kısır borç döngüsü tarafından tehlikeye atılıyor

Fosil yakıt borçluluğu, düşük ve orta gelirli ülkelerde endişe verici bir seviyeye erişti. Bu ülkeler, borçlarını ödemek için fosil yakıt çıkarımına aşırı bağımlı hale geldi ve petrol ve gaz fiyatlarının yüksek olduğu dönemlerde bile birçok ülkeyi kısır bir döngüye hapsediyor.

Fosil yakıt üretiminin sonlandırılması, Paris Anlaşması’nda belirlenen hedeflere ulaşmak için son derece önemlidir. Aynı şekilde, ülkelerin net sıfır hedeflerinde fosil yakıtlardan çıkmaları da hayati bir konumda bulunmaktadır.

Küresel bir düşünce kuruluşu olan ODI’nin yeni araştırması, düşük ve orta gelirli ülkelerde fosil yakıt üretimi ile ilişkili olan kısır bir borç döngüsünün küresel enerji dönüşümünü riske attığını ortaya koymaktadır. Borç ödemeleri arttıkça, ülkeler fosil yakıt üretiminden gelir elde etmek için teşvik edilmekte ve bu durum küresel iklim hedeflerini tehlikeye atmaktadır. Ayrıca, yeni petrol ve doğal gaz üretimiyle toprakta kalan rezervlerin korunması gerekliliği ile çelişmektedir.

ODI’nin 21 düşük ve orta gelirli ülkenin 11 yıllık bir dönem boyunca borç seviyelerini inceleyen çalışması, petrol ve gaz fiyatlarının yükseldiği dönemlerde ülkelerin kredi itibarlarının arttığını ve düşük fiyatlı dönemlerde ise azalan gelirleri vatandaşlardan kaçınmak için borçlanmayı artırdıklarını göstermektedir.

Analiz dönemi boyunca petrol ve gaz üreticisi ülkelerin çoğunda borç seviyelerinde artış gözlemlenmiştir. Angola, Gabon, Mozambik, Venezuela ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti (DRC) gibi ülkelerde borcun GSYH’ye oranı yüzde 50’nin üzerinde artış göstermiştir. Ayrıca, özel alacaklılardan alınan borçlar artarken, imtiyazlı koşullarla sağlanan borçların oranı azalmıştır.

İklim değişikliği, petrol ve gaz üretimi ile ilişkili risklerin, yüksek ortalama sıcaklıkların yıkıcı etkileri ve ihracat pazarlarının ortadan kalkma ihtimalinin ciddi olduğunu göstermektedir. Ülkeler ayrıca atıl varlıklardan kaynaklanan büyük kayıp riskiyle karşı karşıyadır. Fosil yakıtlara olan küresel talebin azalması ve yenilenebilir enerjinin fiyatının düşmesiyle birlikte, fosil yakıt varlıklarının değeri de azalacaktır.

Ancak, bu çalışma, zararlı döngüyü kırabilecek gerçekçi müdahalelerin önerildiği noktaya dikkat çekmektedir.

ODI Misafir Kıdemli Araştırmacısı, Cape Town Üniversitesi Nelson Mandela Yönetişim Okulu Profesörü ve Afrika İklim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Carlos Lopes, “Bu araştırma, zengin ülkelerin, ülkelerin petrol ve doğalgazdan vazgeçmelerine ve kendilerini özgürleştirmelerine olanak tanıyan kalkınma yollarını teşvik etmeleri gerektiğini açıkça vurguluyor. Adalet enerji dönüşümünün bir özelliği değil, temelidir. Petrol ve gaza bağımlı ülkelerin borçlarının hafifletilmesi veya affedilmesi ve petrol ve gaz zengini ülkelerin üretimlerini artırmak yerine aşamalı olarak azaltmalarını teşvik eden finansman düzenlemelerinin sağlanması, adil ve eşitlikçi bir enerji geçişi için kritik önem taşıyor” dedi.

ODI İklim ve Sürdürülebilirlik Direktör Vekili İpek Gençsü ise, “Dış borçların ödenmesi için petrol ve doğal gaz ihracat gelirlerine bel bağlanması, ülkelerin borçluluk ve fosil yakıt bağımlılığı döngüsüne girmesi riskini doğuruyor. Bu durum, zamanında ve adil bir enerji dönüşümünü güvence altına alma konusunda zorluk teşkil ediyor. Adil ve temiz bir enerji dönüşümünü desteklemek ve hızlandırmak için yeni ve yenilikçi çözümlerden yararlanmamız gerekiyor ve bu araştırma, karar vericilerin hızla kullanması gereken seçeneklerin mevcut olduğunu gösteriyor” diye konuştu.