27 Kas Keira Knightley, Hollywood’daki zorlayıcı çalışma koşullarını anlattı
Oyuncu “Ne çektiğiniz üzerinde hiç kontrolünüz yok” dedi.
Keira Knightley büyük bir Hollywood film serisinde neden bir daha asla çalışmayacağını açıkladı.
39 yaşındaki Oscar adayı, 2003’te henüz 17 yaşındayken Johnny Depp ve Orlando Bloom’la birlikte Karayip Korsanları’nda (Pirates of the Caribbean) Elizabeth Swann rolüyle şöhret olmuş ve kamuoyu tarafından mercek altına alınmıştı.
Knightley, Siyah İnci’nin Laneti’nin (Curse of the Black Pearl) 2006’da gösterime giren devam filmi Ölü Adamın Sandığı (Dead Man’s Chest) ve bir yıl sonra çıkan Dünyanın Sonu (At World’s End) için amansız bir çekim programına sadık kalmak zorunda kaldığını söyledi. Bu süreçte hayatından yıllar feda ettiğini belirtti.
Ölü Adamın Sandığı o dönemde dünya çapında 1 milyar dolar hasılata en hızlı ulaşan film olarak rekor kırmış ve tarihin en çok hasılat yapan üçüncü filmi olmuştu.
Knightley daha sonra Joe Wright’ın beğenilen iki dramasında rol almıştı: 2007’de Kefaret (Atonement) ve 2005’te kendisine en iyi kadın oyuncu dalında Oscar adaylığı kazandıran Aşk ve Gurur (Pride and Prejudice).
The Times’a konuşan Knightley, Karayip Korsanları serisi hakkında şunları söyledi:
Sizi aynı anda hem yapan hem de yıkan bir şeye sahip olmak komik bir şey.
Şöyle açıkladı:
Bu filmler nedeniyle berbat biri olarak görüldüm ama yine de çok iyi iş çıkardıkları için Oscar adaylığı elde ettiğim filmlerde oynama fırsatı buldum.
Bu filmler, kariyerimde yer aldığım en başarılı projelerdi ancak kamuoyu önünde eleştirilmemin nedeni haline geldiler. Bu yüzden kafamda çok karışık bir yerdeler.
Kendisine tekrar bir film serisinde çalışıp çalışmayacağı sorulduğunda Knightley, Karayip Korsanları’nın çekim programını eleştirerek bu ihtimali ortadan kaldırdı.
Çalışma saatleri çılgınca. Hayatınızdan yıllar çalıyor. Nerede çekim yaptığınız, ne kadar süre çekim yaptığınız, ne çektiğiniz üzerinde hiç kontrolünüz yok.
Knightley geçen yıl Harper’s Bazaar’a, Elizabeth Swann gibi cinselleştirilmiş bir karakteri genç yaşta canlandırmanın Hollywood’da kendisini “sıkışmış” ve “kısıtlanmış” hissetmesine neden olduğunu söylemişti.
[Elizabeth] herkesin arzu nesnesiydi.
İçinde çok fazla mücadele olmadığından değil. Ama gerçekten maskülen gibiyken bunun tam tersi olarak yansıtılmak ilginçti.
Kendimi çok kısıtlanmış hissettim. Kendimi çok sıkışmış hissettim. Daha sonraki roller de bundan kurtulmaya çalışmakla ilgiliydi… Bunu nasıl ifade edeceğimi bilemiyordum.
Anlamadığım bir şeyin içine hapsolmuş gibi hissediyordum.
The Times röportajının başka bir yerinde Knightley, yeme bozukluğu olduğuna dair sürekli spekülasyonların olduğu, spot ışıkları altındaki ilk günlerinde karşılaştığı mercek altına alınmadan bahsetti.
Her ne kadar “yemek yediği” için bir yeme bozukluğuyla uğraşmadığını bildiğini söylese de görünüşüyle ilgili incelemeler yine de son derece inciticiymiş.
“Bunu klasik travmaymış gibi hatırlamıyorum” diye hatırladı.
Bu anılar genellikle siliniyor, ancak bazen beklenmedik şekilde geri geliyor ve kendimi fiziksel olarak etkilenmiş hissediyorum. Sonuçta bu, herkesin önünde aşağılanmak, değil mi?
Independent Türkçe