25 Eyl İklim değişikliği, geri dönüşü olmayan durumlara neden olacak
Yeni yapılan bir araştırma, geri dönüşü bile çok uzun sürecek sert etkilerin eğer küresel sıcaklıklarda 2°C artış olması durumunda kaçınılmaz olduğunu belirtiyor.
Birçok senaryo, karar vericiler tarafından belirlenen küresel ısınma limitinin aşılacağını belirtiyor. Bunun sebebi, küresel iklim eylemlerinin Paris Antlaşması’nın küresel sıcaklık artışı konusundaki sınırlandırma hedefine ulaşmak için gerekli seviyenin gerisinde kalması. Bu sebeple 2100 yılına geldiğimizde sıcaklık artışının karbon uzaklaştırma teknolojilerinin hayata geçeceği öngörülüyor.
Cape Town Üniversitesi ve University Collage London bünyesinde yeni bir araştırma gerçekleştirildi. Araştırmaya göre limit aşımı, dünya genelinde biyolojik çeşitlilik ve ekosistemlerde, kısaca birçok durumda geri dönüşü olmayan hasara yol açabilecek.
Bu iki üniversitede araştırma yapan bir ekip, sıcaklık limit aşımının küresel ölçekte küresel ölçekte biyolojik çeşitlilik üzerindeki etkisini araştırıyor ve araştırma, limit aşımı durumunda türlerin dağılımı ve üreme davranışlarının yanı sıra birçok parametrede ne gibi değişiklikler yaşanabileceğini ele alıyor. Biyolojik çeşitlilik kaybı, hâlihazırda iklim değişikliğinin etkisiyle mercan resiflerinde ve ormanlarda toplu ölümler şeklinde gelişiyor. Araştırma ekibi, Limit aşımının küresel ısınmayı 2°C ile sınırlama hedefinin aşıldığını belirtiyor. “Bu durumun sonrasında ise sınırın altına inildiği takdirde birçok biyolojik çeşitlilik üzerindeki ne gibi riskler yaratabileceğinin modellendiği bu gibi çalışmalar, iklim değişikliği konusunda gerçekleştirilen araştırmalar kapsamında uzun süredir ele alınmıyordu.” diye ekliyor.
Araştırmacılar daha fazla ısınma, birçok türün aynı anda terman niş sınırlarının ötesine itileceği anlamına geldiğinden, çoğu bölgede türlerin birdenbire güvenli olmayan güvenli olmayan sıcaklıklara maruz kalacağını buldular. Bu durum, yanında bu türlerin termal nişleri içinde konforlu koşullara dönüşleri kademeli olarak gerçekleşebilecek ve sıcaklık düşüşünün gerisinde kalmasını getiriyor. Biyolojik çeşitlilik açısından risk barındıran limit aşımı etkisinin, sıcaklıkların 2°C’nin üzerinde seyredeceği ve yaklaşık 60 yıl sürecek aşıma kıyasla yaklaşık iki kat daha uzun süreceği tahmin ediliyor.
Bu risklerden en olumsuz etkilenecek yerler ise tropik bölgeler. Hint-Pasifik, Orta Hint Okyanusu, Sahra Altı Afrika’nın kuzeyi ve Kuzey Avustralya’daki türlerin yüzde 90’ından fazlasının termal nişlerin dışına itileceği öngörülüyor. Bunun yanı sıra dünyanın tür çeşitliliği açısından en zengin bölgeleri arasında yer alan Amazonlarda, türlerin yarısından fazlasının tehlikeli iklim koşullarına maruz kalabileceği öngörülüyor.
Araştırma kapsamında incelenen, Amazonların da aralarında bulunduğu toplam alanların yaklaşık yüzde 19’u için, limit aşımının etkilerine maruz kalan türlerin, aşım öncesi seviyesine geri dönüp dönemeyeceği belirsizliğini koruyor. Bu alanlardan yüzde 8’inin ise limit aşımı öncesi seviyelerine hiçbir zaman ulaşamayacağı tahmin ediliyor ki bu durum, küresel ısınmanın 2°C üzerine çıkması sonrasında artış trendinin tersine çevrilmesi durumunda dahi, türlerin yok oluşu ve ekosistemlerdeki radikal değişimler nedeniyle, doğada geri dönüşü olmayan etkiler yaratacağı anlamına geliyor.
Cape Town Üniversitesi, Afrika İklim ve Kalkınma Girişimi’nden (African Climate & Development Initiative,ACDI) Dr. Andreas Meyer, “Bu durum, ormanların otlaklara dönüştürülmesi ve bunun sonucu olarak, küresel ısınmayı engelleme kapasitemizin azalması ile birlikte çoklu ekolojik ve iklimsel sistemler üzerinde zincirleme etkilere sahip olacak önemli bir küresel karbon yutağının kaybı anlamına gelebilir” dedi.
Çalışmada limit aşımı senaryoları tartışmalarında, zamansal perspektifin önemine dikkat çekiyor. “Nihai varış noktası” anlaşmaya varılan sınırlar içinde olduğu sürece, “yolculuk süresince” tehlikeli şekilde yükselen sıcaklıklar genellikle göz ardı ediliyor. Bu nedenle, son IPCC raporlarında talep edilen hızlı ve derin emisyon azaltımları göz ardı edilebiliyor. Yazarlar aynı zamanda karbonun atmosferden uzaklaştırılmasının ekosistemler üzerinde yarattığı olumsuz etkilere dikkat çekiyor. Örneğin, büyük ölçekli ağaçlandırma ya da biyoyakıt üretimi, çok fazla arazi ve su gerektiriyor ve iklim sisteminde ikincil etkiler yaratabiliyor.