İki öğrenci, binlerce izleyici: “…İnsan bir şeyleri severek yaptığı zaman peşini bırakmak istemiyor”

İstanbul Arel Üniversitesi Yeni Medya ve İletişim Bölümü öğrencileri, Damla Bozkuş ve Buse Güller’in hazırladığı “Yanyalı Fehmi Lokantası” belgeseli, Arel Medya’nın şimdiye kadar en çok izlenen içeriği oldu. Bozkuş ve Güller, belgesel süreci hakkında ArelRepost’a yorumlarda bulundu.

Haber: Tahir Dikmen

Yanyalı Fehmi Lokantası adlı belgesel projeniz Arel Medya Merkezi’nin en çok izlenen projelerinden oldu. Proje süreciniz nasıl başladı?

Proje sürecimiz, Enes Hocamız dersinin ödevine bir konu bulup onun videosunu çekmemizi istemesiyle başladı. Dersteyken artık konular belirlenecekti ve biz bu konuları hocamıza bildirecektik ve sonrasında medya merkezinde bunu onaylatıp çekim sürecine başlayacaktık. Biz konuyu belirledikten sonra Enes Hoca fazlasıyla beğendi ve biz o yer ile görüşme sürecine başladık. Öncesinde mail adreslerini bulduk oradan mail attık herhangi bir dönüş sağlanamadı. Sonrasında Yanyalı Fehmi Lokantasının 3. kuşaktan temsilcilerinden Ergin Bey’e sosyal medya adresinden ulaştık fakat mesajımızı görüntüleyip cevap vermedi. Sonrasında lokantayı aradık ve bir şekilde bizi Ergin Bey’e yönlendirmiş oldu. Telefon konuşmamız olumlu geçti ve çekim gününü belirlemek için ön görüşme ayarladık. Sonrasında görüşmeye gittik lokantayı inceleme fırsatımız oldu. Ergin Bey ile tanışıp video hakkında konuştuk. Birçok şeyi kafamızda oluşturup gönül rahatlığıyla Yanyalı Fehmi Lokantasından ayrılmıştık. Tabii bu görüşmelerden sonra artık mutluyduk ve Arel Medya Merkezinde hocalarımızla belgeseli nasıl yapacağımız hakkında bilgiler aldık. Röportaj sorularını hazırladık ve örnek belgeselleri inceledik ve ortak bir şekilde süreci ilerlettik. Özkan Hoca bize kamerayla ilgili bilgiler verdi örnek fotoğraf, videolar vesaire çektik ve çekim öncesi bize de pratik olmuş oldu. Bu şekilde çekime kadar kamera ve gimbel öğrenerek süreci hızlandırmış olduk. Sonrasında Aykut Hoca bize çekim öncesinde bir kez daha oraya gitmemizi söyledi. Çünkü artık kafamızda çoğu şeyi oturtmuştuk ve belirlediğimiz kurguları Ergin Bey ile konuşmamız daha iyi olabilir diye düşündük ve Özkan Hoca ile beraber gitmiş bulunduk. Gittiğimiz gün aynı zamanda da Ergin Bey ile röportajı tamamlamış olduk. Hazırladığım röportaj sorularını soruyor olmak bizi o zaman çok heyecanlandırmıştı ve ilk röportaj yapma deneyimimiz bazı dil sürçmelerine rağmen gayet güzel ilerlemişti. Ve tabi sonrasında tekrar gidip iç mekân, dış mekân çekimleri derken gayet başarı bir şekilde çekimi bitirmiş olduk. Sonrasında kurgu aşamaları bir tık zorlasa da Özkan Hocamızın da yardımları ile süreç yönetimini çok güzel bir şekilde başardık. Müzik seçimleri, ara görüntüler, röportajı kurgulama aşamaları hepsi birer güzel anı olarak kalmış oldu. Ve tabii ki Arel Medya Merkezi’nin en çok izlenen videosu olması da ayrı bir gurur kaynağı.

Sizin için Yanyalı Fehmi Lokantası’nı diğer lokantalardan ve tıpkı Yanyalı Fehmi Lokantası gibi Kültürel Miras” olarak nitelendirilen yerlerden ayıran unsur ne oldu?

Burası 1919 yılında kurulmuş yani 105 yıllık tarihi bir lokanta. Aslında bizi ilk heyecanlandıran Cumhuriyet’in kuruluşundan bile daha eski oluşu idi. Şu anda 3 kuşaktır devam ediyor Babadan oğula oluyor oluşu çok ilgi çekici ve duyguyu da içinde barındıran bir şey. Aynı zamanda saraydan gelme tarifler ile hala bu denli lezzetlerini koruyor oluşları gayet olumlu bir özelliği. Biz çekim sırasındayken tamamen tesadüf bir şekilde oranın müdavimi ile tanıştık. Kendisi Murat Tuzcu Bey gerçekten çok kibar ve naif biriydi. Onunla da röportaj yaptığımızda çok eski dönemlerden beri bu lokantaya geldiğinden bahsetmişti. Bence bu çok ilgi çekici bir şey. Aynı zamanda da çalışanlarının de işlerinde yükselebilmesi için çok emek sarf etmesi gereken bir yer her şeyi ince eleyip sık dokuyor oluşları burayı özel ve titiz kılıyor. Kısacası tarihinin bu kadar eski olması burayı anlamlı kılıyor ve bizim de en çok ilgimizi çeken bu oldu.

Yanyalı Fehmi Lokantası sizin ilk belgesel projeniz. Bu sürece başlamadan önce ne gibi zorluklar yaşadınız?

En çok zorlayanlardan birisi de Yeni Medya ve İletişim Bölümü öğrencisi olarak kameraya hâkim olmayışımızdı. Uygulamalı derslerimizin çoğunu pandemi döneminde aldığımız için elimize kamera tutmuş değildik. Bu sebeple nasıl olacağını düşünüyorduk. Aynı zamanda da video her ne kadar uzun olmasa da ortaya çok fazla görüntü çıkıyor. Ve tabi röportaj da bir hayli uzun… Bunun kurgusunu yapmaya çalışırken daha ilk kez röportaj deneyimi edinen bizler bir tık strese girmiş olabiliriz. Bir belgeseli çekmek veya aslında herhangi bir şeyi çekiyor olmak gerçekten hiç basit bir şey değilmiş. Bu denli ince eleyip sık dokunan bir işin kurgusunu önce bir kafada canlandırıyor olmak örneklere bakmak, hayal gücünün devreye girmesi ve özgünlüğü bir yerden yakalamaya çalışmak kolay şeyler değil. Çok kısa bir sahneyi çekebilmek için üç buçuk saat kadar Kadıköy’de dolanmışlığımız var. Hem aşırı keyifliydi hem de gerçekten biraz zordu. Ama her işin bir zorluğu vardır. Önemli olan bunu ne denli severek yaptığınızdır. Bir anımız vardı onu da eklemek isteriz. Yanyalı Fehmi Lokantası’nın iç mekân çekimlerini bitirdikten sonra, araya bir de dış mekân çekimleri koyarız düşüncesi ile Kadıköy’de dolaşmaya başladık. Özkan Hoca bize bir şeyleri çektiriyor biz de burayı da çekelim diye önerilerde bulunuyorduk. Her yerde olduğu gibi Kadıköy’ün oralarda da çiçekçi ablalarımız var. Biz de o tarafa doğru çekim yaparken çiçek satan kadın kameraya doğru biraz hareket yaparak gerilmişti. Tabii böyle daha birçok şeyle karşılaşılıyormuş. Bu bizim ilk çekim deneyimimiz olduğu için tuhaf gelmişti fakat gerçekten görüntüler bilgisayara aktarıldıktan sonra o sahneyi izlediğimizde çok gülmüştük.

Arel Medya Merkezi’nde projenizi gerçekleştirmenin bu zorlukları aşmada etkisi oldu mu?

Tabii ki oldu hocalarımız zaten bize her noktasında çok yardım etti. Özkan Hoca çekimlerde hep bizimle birlikteydi ve zorlandığımız aşamalarda bize yardımcı oldu. Aynı zamanda da çekim öncesinde Medya Merkezi’nde kamera ile ilgili bizlere çok yardımcı oldu ve bu bize cesaret katmış oldu. Sonuç olarak ilk projemizdi ve bir noktada çekingen davranabiliyorduk. Özellikle kamera ile ilgili konularda çok deneyim sahibi değildik. Bunları belirli bir seviyeye kadar getirmiş olduk ve kendimizi olan güvenimiz de artmış oldu. Zaten her ekipman Arel Medya Merkezi tarafından sağlanıyor. Alanı olan her öğrenci kesinlikle gidip bir şeyler öğrenebilir. Bu yüzden her anlamda çok yardımcı olunuyor.

Çekim esnasında neler yaşadınız? Karşınıza nasıl zorluklar çıktı? Bir belgesel çekiminde yönetmenlik yapmak, kamera kullanmak ve bu süreci doğrudan deneyimlemek nasıl bir tecrübeydi?

Yönetmenlik yapmak gerçekten çok keyifli bir şey. Özellikle kurgu aşamasında bu daha çok öne çıkmış oldu. Kurgu aşaması aslında her şeyin, o malzemenin ortaya çıktığı anlardan biri ve çok önemli bir nokta. Hangi sahneler eklenecek veya nereler çıkarılacak hepsini kafanda oluşturup ona göre yön veridik ve belgesel bittiği zaman sahneleri biz ayarladık, hangi sahnenin nerede olması gerektiğine karar verdik, ara sahnelere hangi müzikler gelecek bunların hepsini ayarladık ince eleyip sık dokuduk, yaptığımız işe olan aitlik duygumuz daha da arttı. Bu sebeple yönetmenlik yapıyor olmak gerçekten çok keyifli ve heyecanlıydı. Sonrasında bitmiş halini tamamen izlediğin zaman ne kadar güzel yerlere değinmişiz veya tam olması gerektiği gibi olmuş, her şeyi gayet güzel oluşturmuşuz diyebiliyoruz. Aynı zamanda da kamera kullanmaya bu kadar uzak kalmamıza rağmen gerçekten süreci iyi yönettiğimizi düşünüyoruz. Güzel bir ekip işi oldu ve zorluklar da en az seviyeye inmiş oldu. Ortaklaşa yapılmış keyifli bir süreçti bu sebeple aslında çok da bir zorluk olduğu söylenemez. Hatta her şey yolunda ilerledi. Bunun en büyük sebeplerinden birisi de Ergin Bey’in çok kibar oluşuydu. Çünkü siz orada bir amaç için bulunuyorsunuz ve ortaya bir içerik çıkaracaksınız. Ve elinizdeki malzemeniz aslında bir lokanta ve oranın da bir sahibi var. Ve size o an evinde hissettiriyor olması ve her şeye çok kibarca yaklaşıyor oluşu bizi hiçbir şeyde zorlamadı ve çekim sürecimiz çok keyifli geçti. Hatta Ergin Bey’in mutfak sahneleri de belgeselimizde mevcut. Bizi kırmadı ve tatlı yapmış bulundu. Bu sebeple burayı iyi ki seçmişiz diyoruz. Gayet güzel sahneler ortaya çıkmış oldu ve seyircileriyle buluştu.

Çekim sonrası kurgu aşamasında nasıl zorluklar yaşadınız? Neleri dikkate aldınız?

Kurgu aşaması ilk kamerayı elimize aldığımız andaki çekimserliğimizden sonra en tedirgin olduğumuz kısımdan biriydi. Açıkçası bu konuda da fazlaca deneyimsiz ve öğrenmeye açtık. Öncelikle Özkan Hocamız ile neyin nasıl yapılacağı hakkında konuştuk. Başlarda bize yardım etti ve en azından bir iki sahneyi birleştirerek neyin nasıl olacağını biz de görmüş olduk. Elimizde belgeselin büyük kısmını oluşturacak bir sahne var. O sahne de tahmin edildiği üzere Ergin Bey ile yaptığımız röportaj sahnesi. Bu sahne yirmi sekiz dakikaya tekabül ediyordu. Önce bu sahneyi deşifre ile başladık. Sorulara verdiği tüm cevapları detaylarıyla Word dosyasına yazdık. Hangi dakikada hangi soru sorulmuş ve kaçıncı dakikada ne cevap vermiş gibi detayları oluşturduktan sonra gerisi çok hızlı bir şekilde geldi. Sonrasında o sorulardan elediklerimiz oldu derken bir şeyler ortaya çıktı. Sahneler ayarlandı ve yerine eklenecek müzikler seçildi. Bunların hepsini çok güzel bir şekilde ayarladığımızı düşünüyorum. Dikkate aldığımız şeylerden biri tabii ki de devamlılık ve bütünlüktü. Birbirinden kopmuş sahneleri kimse izlemek istemez. Bu sebeple konuştuğu sözlerde hangi sahnelerin geleceğini ayarlamamız gerekiyordu. Mutfaktan bahsettiği sırada mutfak sahnelerinin gelmesi gibi bir örnekle bunu daha da açıklığa kavuşturabiliriz. Bütünlük sağlamak ve müzik seçimleri önemli ayrıntılar. Her ne kadar kurgu aşamasında ilk deneyimimiz olduğu için çekimser davrandığımız anlar olsa bile, Özkan Hocamızın da yardımlarıyla ortaya güzel bir belgesel çıktığını düşünüyoruz.

Bu belgeselin, okuduğunuz bölüm kapsamında, size ne gibi katkıları oldu?

Okuduğumuz bölümler ile ilgili ufkumuzu geliştiren bir belgesel süreci oldu. Öncelikli olarak kendimize olan güvenimizi ve saygınlığımızı arttı. Biz de bir şeyler yapabiliyoruz düşüncesinin insana ne kadar keyif veren bir şey olduğunu anladık. Alanımızı genişlettik mesela. Biz bu alanda da bir şeyler yapabiliriz düşüncesi nüfus etti beynimize. Bu sebeple kendimizi birçok alanda geliştirebiliriz düşüncesi ile yolumuzda ilerliyoruz. Portföyümüze ekleyebileceğimiz güzel bir belgesel oldu. Bunun gibi daha birçok olumlu şeyler söylenebilir. Bölümümüzü tanımaya başladık çünkü pandemi ile beraber çok afallamış ve tembel bir haldeydik. Kendi alanımız ile ilgili konularda aktif oluyor olmak ve yeni şeyler öğrenmek daha enerjik bir tutumda olmamızı sağladı. O yüzden iyi ki bu bölümü seçmişim gerçekten çok kapsamlı ve insanın kendisine bir sürü yeni şey katabileceği tükenmek bilmeyen, Dünya ile bağdaştırılabilecek kadar uçsuz bucaksız bir bölüm olduğunu söylemek mümkün.

Sizin için ilk tecrübe olan Yanyalı Fehmi Lokantası belgeselini bitirdiğinizde neler hissettiniz? Bu süreci genel olarak nasıl değerlendirirsiniz?

Çok gururlandığımızı söyleyebiliriz bence çünkü ortaya yeni bir şey koymuş olduk. Bizim de bir eserimiz var ve sergileniyor, izleyicilerini bekliyor. Yarışmalara göndermeyi düşünüyoruz ve bunun için de ayrıca çok hevesliyiz diyebilirim. Özellikle son zamanlarda Arel Medya’nın Youtube kanalında en çok izlenen video oluşu da bizi çok onurlandırdı. Belgesel bittiği ve platforma yükledikten sonra ailemizin de izlemiş olması çok keyif vericiydi. Kendimize olan güvenimizin gelmesi “Yeni projeler de üretsek nasıl olur?” sorusunu bizlere sordurtmuş oldu. Çok keyif ve hevesle bir şeyler üretebildiğimiz bu süreç ve sonrası bizim için harika birer anı olarak kaldı ve daha nicelerine diyebiliriz.

İlk belgeselinizin kattığı tecrübeyi ilerideki projelerinize nasıl katkı sağlayacağını düşünüyorsunuz, ufukta yeni projeler var mı?

O ilk tecrübeyi atlattıktan sonra bence gerisi her zaman daha kolay oluyor. Çünkü biz ilki yaşadık ve neden ikinci olmasın sorusunu sordurttu. Şu anda bir şeylere çok daha hakimiz ve bir daha böyle bir belgesel çekecek olursak kendimizden daha emin olacağımızı düşünüyoruz. İlerideki projelere en çok deneyimsel açıdan olumlu olacak bu belgeseli ortaya koymak planlanan zaman diliminden biraz daha uzun zaman aldı. Ve bir sonraki süreçte yeni bir proje ortaya çıkaracak olursak daha kısa sürede bir şeyler ortaya koyarız gibi gözüküyor. İlk deneyimimizin verdiği o kurgu aşamasının aslında ne kadar keyifli olduğunu görüyor oluşumuz da gerçekten kurgunun çok güzel bir şey olduğunu göstermiş oldu. Bir ressamın boş tuvali karşısına alıp bir şeyler karalamasının verdiği hoşnutluk gibi düşünülebilir. Siz de orda bir üretkensiniz ve bir şey yaratacaksınız. Eşsiz ve herkesinkinden farklı çünkü o sizin eseriniz, sizim dokunuşlarınızla birlikte özel kalıyor. Bu sebeple şu anlık olmasa da ilerleyen zamanlarda mutlaka bu tarz bir projenin başında tekrar olmak isteriz hatta bu alandan ilerlemeyi bile düşünüyoruz. Çünkü insan gerçekten başarılara imza attığı zaman ve bir şeyleri severek yaptığı zaman peşini bırakmak istemiyor.