Gece lambası bile kullanmayın

İnsan dahil birçok canlı türünün hayatta kalmak ve gelişmek için karanlığa ihtiyacı var. Geceleri ışığın yanlış yerde, miktarda, yönde ve zamanda kullanılmasıyla oluşan ‘ışık kirliliği’ tüm canlıların sağlığına zarar veriyor. Yapay ışıklar ekosistemleri de bozuyor.

Işık kirliliği de sanayileşmenin sonuçlarından biri. Dünya çapında nüfusun yaklaşık yüzde 80’i doğal olmayan ışıktan etkileniyor. Yol, cadde, sokak, park, bahçe, spor alanları, turistik tesisler, binaların dış cephe aydınlatmaları, reklam panoları ve hatta evlerden, binalardan taşan ışıklar (özellikle LED’ler), yıldızları görünmez yapacak kadar çok ve ciddi ışık kirliliğine yol açıyor.

Ev (ya da bina) içi ve geceleri dışarıdan evlere yansıyan ışık ciddi sağlık sorunlarına zemin hazırlıyor. Vücudun biyolojik, sinirsel ve hormonal ritmini bozuyor. Uyku bozuklukları, depresyon, obezite, kalp hastalıkları, kanser, sosyal, mesleki ve eğitim performanslarında düşüşe zemin hazırlayabiliyor.

Işık uyku hormonunu kaçırıyor

Fotoğraf: Pexels

Uykuyla ilgili en önemli mekanizmalardan biri melatonin. Melatonin ‘uyku hormonu‘ olarak da biliniyor. Gözün algıladığı ışık, beyindeki ilgili merkeze ulaşıyor. Bu merkez de gece ve gündüz saatlerinde, ışığın hangi miktarda olduğuna bağlı olarak uykuyu kaçıran veya getiren madde ve hormonları salgılayan merkezleri harekete geçiriyor.

Haliyle melatonin akşam saatlerinden daha fazla salgılanıyor ve gece uykuya dalmayı kolaylaştırıyor. Melatonini beyindeki epifiz bezi gece salgılıyor. Böylece uyku-uyanıklık döngüsünü ayarlayan sirkadiyen ritmi düzenliyor.

Vücudun yeterli miktarda melatonin üretmesi için karanlık bir ortamda uyumak şart. Melatonin hormonunun üretimi, gecenin uzunluğu ve karanlıkla bağlantılı. Gece ne kadar uzun ve ortam karanlık olursa üretimi o kadar fazla. Haliyle ışık nöroendokrin sistemlerini etkilerken melatonin üretimini azaltıyor, kortizon üretimini ise artırıyor.

Vücut saatini bozuyor

Bir diğer önemli mekanizma sirkadiyen ritm (biyolojik saat). Sirkadiyen ritm yaklaşık 24 saat süren aydınlık ve karanlık döngüsüyle ilgili. Organizmaların, günlük ritmik değişimlere uyum sağlamaları amacıyla kendi fizyolojilerini ve davranışlarını organize eden bir iç zamanlama sistemleri var. Memelilerdeki biyolojik saat, başta ışığın ve karanlığın etkisi olmak üzere çevresel sinyallerin yardımıyla 24 saat boyunca faz değiştiriyor. Bu döngüde en önemli uyaran ışık. Işığın uyarısıyla sinir sistemindeki çeşitli yapılar harekete geçiyor ve vücudumuzda değişiklikler yaşanıyor.

Bu hassas ritim bozulduğunda çeşitli sağlık sorunları başlıyor.  Vardiyalı çalışma saatleri, gece çalışma ve uzun mesailer, uzun mesafeli uçak seyahatleri, gece yeme sendromu ve uyku bozuklukları, içsel ritimde değişiklik yaratabiliyor. Bu değişimlerle sirkadiyen saatler arasındaki uyumu bozuluyor.

 

 

Bağışıklık sistemine zarar veriyor

Anadolu Uyku Araştırmaları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hikmet Yılmaz’ın verdiği bilgiye göre melatonin yapımı bebeklikte başlıyor. 15-20 yaş arasında en yüksek seviyeye ulaşıyor. Yaşlandıkça azalıyor.

Melatonin aslında bir uyku ilacı değil. Ama ısımızı düşürerek vücut dengemizi ayarlayarak bizi uykuya hazırlıyor. 02:00 civarında en üst düzeylere ulaşıyor. Ama ortamdaki ve ortam dışındaki çok fazla sayıda ışık kaynağı melatoninin salgılanmasını engelliyor. Geceleri istenmeyen ışık, pencerelerimizden evimize sızarak uykumuzu kaçırıyor.

Yılmaz şunları söyledi: “Işık epifiz bezimizi uyararak melatonin üretimini baskılıyor. Melatonin sadece uyku için elverişli koşulları hazırlamıyor. Başka çok sayıda fonksiyonu var. Cinsel işlev, iştah, bağışıklık sistemini yönetiyor, yara iyileşmesini hızlandırıyor. Geceleyin arzu etmeden maruz kaldığımız ışık aslında bağışıklık sistemimize zarar veriyor. Daha sık hastalanmamıza, uykuda yaptığımız bilgiyi pekiştirme sürecinin bozulmasına yol açıyor. Unutkanlığı kolaylaştırıyor. Çok aydınlık şehirlerde ya da aydınlık mahallelerinde yaşayanlar daha az ve bölük pörçük uyuyorlar.”

Gece lambası bile kullanmayın!

Fotoğraf: Pexels

Prof. Dr. Yılmaz gece lambası dahi kullanmamayı öneriyor. İlla gerekiyorsa beyaz, mavi ya da led değil, örneğin sönük sarı bir ışık kullanılmasını tavsiye eden Yılmaz şöyle konuştu: “Bu hiç olmazsa diğerleri kadar uyarıcı değil, melatonin üretimini baskılamıyor. Ayrıca kalın perdeleriniz olsun. Cep telefonunu bile odanıza almayın. İlla aydınlanma ihtiyacı olan ara, hol vs. varsa da göz bandıyla yatın.”

Işık kirliliğin en azından gürültü kirliliği kadar önemli olduğunu vurgulayan Yılmaz, şöyle devam etti: “Uyumamak daha saldırgan ve huzursuz yapıyor. Sabah yorgun ve sinirli uyanmaya sebep oluyor. Aydınlanmanın koşullarını ve kurallarını oluşturmamız gerekiyor. Kamu, büyük şehirlerdeki binalara giydirilen ışıklandırma, tabelalar, otoyollar ve ara sokaklardaki ışıklandırmayla ilgili düzenlemeler yapabilir. Şehir planlamasında, ışıklandırmanın sağlığı uygunluğunun da dikkate alınması gerekiyor. Bazı ışıklandırmalar (yanıp sönenler) ışığa duyarlı epilepsi hastalarında nöbetlere dahi yol açabilir.”

LED’ler tasarruf sağlıyor ama sağlığı bozuyor

LED ışıkları Isamu Akasaki, Hiroşi Amano ve Şuji Nakamura tarafından icat edildi. 2014 Nobel Fizik Ödülü de mavi LED ışıklarını (ışık yayan diyot) icat eden bu üç Japon profesöre verildi. Parlak ve enerji tasarruflu beyaz ışık kaynaklarını mümkün kılan verimli mavi ışık yayan bu diyotları göz algılayınca vücudumuzun doğal ritmini, dolayısıyla uykuyu etkiliyor. Kısacası LED’ler ışık kirliliğini daha da artırıyor.

Dış mekan aydınlatması için kullanılan LED’in yanı sıra bilgisayar ekranları, cep telefonları, TV’ler ve diğer elektronik ekranlar da mavi ışık üretiyor.

İnsan gözündeki ışık algılayıcı hücrelerden biri, gündüz-gece döngüsünü belirleme ve izleme işlevini yerine getiren ve melatonin üretimini kontrol eden, bir tür foto pigment olan ‘melanopsin’ içeriyor. Melanopsin en çok mavi ışığa duyarlı. Melanopsin hücreleri ışığı tespit ettiğinde (normalde gündüzleri), melatonin üretimi durur ve daha uyanık hissederiz. Karanlıkta melanopsin hücreleri ışık algılamadıklarında melatonin üretilmeye başlar ve kendimizi yorgun hissederiz. Geceleri uzun süre mavi ışığa maruz kalmak da uyanık tutar.

Melatonin vücudu onarmaya yardımcı

Melatonin ayrıca bir antioksidan olarak vücudumuza uykunun ötesinde faydalar sağlıyor. Vücudumuzu onarmaya destek oluyor ve kanseri engelleyen süreçlerle ilgili hormonları düzenliyor. Kolesterolü düşürüyor ve tiroid, pankreas, yumurtalıklar, testisler ve adrenal bezlerin işleyişine yardım ediyor.

Amerikan Tabipler Birliği ‘ışık tacizi’nin insan ve hayvan gece-gündüz ritminin bozulmasında rol oynadığından, azaltılmış melatonin üretimi, bastırılmış bağışıklık sistemi ve meme kanseri gibi bazı kanserlerdeki artışta etki ettiğinden kuşkulanıyor. Birlik ayrıca beyaz LED lambaların gece-gündüz ritimleri üzerinde, geleneksel sokak lambalarına göre beş kat daha fazla etkili olduğunu da duyurdu.

 

Diken