16 Haz “Fosil yakıtların kullanımındaki düşüş yetersiz”
Yenilenebilir Enerji 2022 Küresel Durum Raporu’nun bulgularına göre, küresel enerji piyasasında rüzgâr ve güneşin payındaki artış, son on yılda beklenenin çok altında kalırken fosil yakıt kullanımdaki düşüş ise yetersiz durumda.
REN21 adlı uluslararası enerji politikaları ağı tarafından yapılan araştırma, 600’den fazla uzmanın görüşlerinden faydalanarak yenilenebilir enerji kullanımının durumunu analiz ediyor, gidişatı saptamayı hedefliyor. Bu yıl 17. yayımlanan çalışmada kömür, petrol ve doğal gazın küresel enerji tüketiminde hâkimiyetini koruduğu, yenilenebilir enerji kullanımının ise durağanlaştığı belirtiliyor.
Enerji sektörü temsilcileri, bilim insanları ve bazı devlet yetkililerinden oluşan REN21 ağının yöneticisi Rana Adib, fosil yakıtların kullanımındaki düşüşün yetersiz olduğuna dikkat çekiyor:
“Yenilenebilir kaynakların enerji sektöründeki payı son 10 yıl içinde yüzde 10,6’dan yüzde 11,7’ye yükseldi. Ancak fosil yakıtların payında yalnızca yüzde 0,5’lik bir düşüş oldu. Küresel enerji talebinin yükselmesiyle bugünlerde hiç olmadığı kadar fosil yakıt tüketiyoruz.”
Araştırmacılar, geçtiğimiz yıl elektrik sektöründe yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımında hızlı bir artış yaşandığını ancak eş zamanlı olarak yükselen talebin karşılanamadığını belirtti. Geçen sene küresel enerji tüketiminin üçte birinden sorumlu olan ulaşım sektöründe yenilenebilir kaynakların payı yalnızca yüzde 4’tü.
Tüketimi etkileyen faktörler
2021 yılında dünyanın Covid-19 pandemisinden sonra açılmaya ve normalleşmeye başlamasıyla enerji tüketiminde de artış yaşandı. Bunun büyük bir kısmı fosil yakıtlarla karşılandı ve küresel karbon emisyonları neredeyse 2 milyar tona ulaştı. Arz-talep dengesinin bozulmasıyla petrol, doğal gaz ve kömür fiyatları da hızla yükseldi. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali de küresel enerji üretim ve tüketimini etkiledi, bazı ülkeler alternatif enerji kaynaklarına yönelmeyi taahhüt etti.
Bir süredir enerji fiyatlarında görülen bu yükselişle baş etmek için İngiltere gibi bazı ülkeler, enerji şirketlerine uygulanacak ek vergilendirme modelleri geliştirirken birçok ülke fosil yakıt şirketlerine sübvansiyon yapmaya devam etti.
Adib, “Dünyada fosil yakıt endüstrisini ayakta tutmak için dakikada 11 milyon dolar harcıyoruz. Bu, 2020’de Küresel Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYİH) yüzde 7’sini oluşturdu” dedi ve devam etti:
“Elbette bu durumda dengesiz bir sistem oluşuyor. Yenilenebilir enerji kaynakları aslında fosil yakıtlara ekonomik açıdan karlı bir alternatif yaratsa da, adil bir enerji pazarı olmadığı için durum değişmiyor.”
“Elektrikli ulaşım yönünde eğilim ümit verici”
Araştırmacılar, 2021 yılında yenilenebilir enerji sektörü toplam küresel elektrik üretiminin yüzde 10’unu oluşturuyorken en büyük zorluğun ulaşım sektörü gibi belirli alanlarda yaşandığını aktarıyor. Otomobiller, kamyonlar, gemiler ve uçaklar enerji tüketiminin yüzde 32’sinden sorumlu. Geçen sene bunda yenilenebilir enerji kaynaklarının payı sadece yüzde 3,7 oranındaydı.
Adib, bu noktada endüstride ve insanların tutumunda değişiklik olması için devlet politikalarının hayati önem taşıdığını düşünüyor; “Elektrikli ulaşım yönünde bir eğilim görüyoruz, bu da ümit verici” diyor.
“Yeşil enerji dönüşümü daha insancıl bir yönetim modelini teşvik edecek”
Öte yandan araştırmacılar 2021’de dünya liderlerinin bir araya geldiği ve iklim krizi ile mücadelede bir dizi önlemde anlaştığı COP26 İklim Zirvesi’nden bu yana çok fazla ilerleme yaşanmadığını ifade ediyor. İskoçya’nın Glasgow kentinde düzenlenen zirvede toplam 135 ülke, 2050’ye kadar net sıfır emisyona ulaşacağını taahhüt etmişti. Ancak yalnızca 84 ülke yenilenebilir enerji kaynaklarını destekleyecek somut ekonomik hedefler belirledi.
Rusya-Ukrayna savaşıyla enerji fiyatlarının yükseldiği ve hükümetlerin halkın üzerindeki baskıyı hafifletmek için mücadele etmeye başladığı kaydediliyor. Uzmanlar, bu doğrultuda fosil yakıtlara kıyasla çok daha ucuz olan yenilenebilir enerji kaynaklarına daha çok yatırım yapılabileceğini öngörüyor.
İspanya’da üst düzey devlet görevlisi ve ekolojik dönüşüm sorumlusu olan Teresa Ribera, “enerji dönüşümünün bizi hayata bağlayan tek şey” olduğunu söylüyor:
“Yeşil enerji dönüşümü daha yenilikçi işletme modellerine yol açacak, değer zincirlerini dönüştürecek, ekonomik gücü değiştirecek, ve daha insancıl bir yönetim modelini teşvik edecek.”