27 Şub Enkaz ve toz akciğerin düşmanı
Deprem bölgesindeki yurttaşlarda öksürük, nefes darlığı ve eklem ağrıları gibi sıkıntılar ortaya çıkabiliyor. Sarkoidoz olarak tanımlanan bu rahatsızlık, tedavi edilmezse uzun vadede de ciddi sıkıntılara sebep oluyor.
Maraş ve Hatay merkezli peş peşe yaşanan depremlerin üzerinden 3 hafta geçti. Gerek depremzedeler, gerek arama-kurtarma ekiplerin asbest ve yoğun toza maruz kaldıklarını, genellikle öksürük, nefer darlığı, sırt ağrısı gibi durumların ortaya çıkabileceğini belirten hekimler “Uzun süre enkazda arama-kurtarma çalışması yapan kişileri öksürük, halsizlik ve eklem ağrıları gibi sıkıntılar bekliyor. Ayrıca yoğun toz maruziyeti akciğer hastalıklarına da davetiye çıkarabilir” uyarısında bulundu.
BirGün’e değerlendirmelerde bulunan Türk Toraks Derneği Mesleksel Akciğer Hastalıkları Çalışma Grubu başkanı Uzman Dr. Fatma Erboy Keskintığ, bölgede enkaz yıkımı, arama-kurtarma faaliyetleri sırasında enkaza yaklaşım ve ulaşımın sınırlandırılması gerektiğini, enkazlarda çalışan ekiplerin de asbest olasılığı konusunda bilgilendirilmelerinin önemli olduğunu söyledi.
ÖKSÜRÜĞE DİKKAT
Keskintığ, depremzedeler ve bölgede çalışan görevli ve gönüllüler için kısa sürede solunum yolu hasarları (toz, duman, vs solunmasına bağlı hava yolu hastalığı) veya solunum yolu enfeksiyonları sorunlarının ortaya çıkabileceğini belirterek “Bu durumlarda öksürük, nefes darlığı, göğüs ve sırt ağrısı olabilmektedir. Fakat asbest maruziyeti oldu ise bunun etkilerinin yıllar sonra ortaya çıkması beklenmektedir” dedi.
Asbestin ısıya ve aşınmaya dayanıklı esnek yapıda bir mineral olduğunu vurgulayan Keskintığ “Bu özellikleri sebebiyle birçok endüstride kullanılmıştır. Binalarda çimento içeriğinde, boya dolgusu, dolgu maddeleri, ısı ve ses izolasyonu malzemelerinde kullanımı var. Kanserojen olduğu bildirilmiş bir maddedir. Bu nedenle 2005 yılı ve sonrasında Avrupa Birliği (AB) üye ülkelerinde, ülkemizde ise 2010 yılındaki yönetmelikle birlikte yasaklanmıştır. Bu tarihten önce yapılan binalarda asbest içeren malzeme kullanılmış olma olasılığı yüksek, bu nedenle aksi belirtilmediği sürece eski binaların enkazına yaklaşımda asbest ‘var’ kabul edilerek yaklaşmakta fayda vardır” diye konuştu.
10 YIL SONRA ORTAYA ÇIKAR
Havaya saçılan asbest liflerinin solunmasıyla birlikte asbest liflerinin akciğerde birikmeye başladığını kaydeden Keskintığ, şöyle devam etti: “Asbest solunması sonrası kısa süre içinde bir hastalık bulgusu beklenmemektedir. Asbeste bağlı hastalıkların ortaya çıkması en az 10 yıl süre almaktadır. Akciğer zarında kalınlaşma, akciğer zarında kireçlenme, akciğer zarında sıvı birikimi, akciğer zarında ve karın boşluğu zarında kanser oluşumu görülebilmektedir. Bu hastalıklarda tamamen tedavi sağlayacak bir yaklaşım yok, bu nedenle öncelikle maruziyetin önlenmesi şeklinde baştan önlem alınması en iyi yaklaşım olacaktır. Bölgedeki depremzedeler ve bölgede çalışan görevli ve gönüllüler için kısa sürede karşımıza çıkacak sorunlar solunum yolu hasarları (toz, duman, vs solunmasına bağlı hava yolu hastalığı) veya solunum yolu enfeksiyonları şeklinde olabilir. Bu durumlarda öksürük, nefes darlığı, göğüs ve sırt ağrısı olabilmektedir. Fakat asbest maruziyeti oldu ise bunun etkilerinin yıllar sonra ortaya çıkması beklenmektedir. Bölgede enkaz yıkımı, arama-kurtarma faaliyetleri sırasında enkaza yaklaşım ve ulaşım sınırlandırılmalı, muhakkak enkazda çalışacak olan ekip var ise asbest olasılığı konusunda bilgilendirilmelidir. Çalışan ekip tulum, eldiven, uygun filtreli tam yüz maskesi, gözlük gibi koruyucu tedbirlerini almalıdır. Çalışanlara uygun temizlik ve duş ortamı sağlanmalıdır. Tedbirlere rağmen asbest maruziyeti olmuş ise bunun etkilerinin uzun vadede ortaya çıkması bekleneceği için bölgede yaşayan ve çalışanların uzun vadede asbest etkileri açısından takip edilmesi önerilir.”
TAKİPLERİ ÖNEMLİ
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Şevket Özkaya da hem enkaz altından çıkan, hem de enkaz başında yakınlarını bekleyen yurttaşlar dahil tüm kurtarma ekiplerinin uzun dönemde “Sarkoidoz” tehlikesi ile karşı karşıya olduğuna dikkat çekti. Bu tehlikenin 1999 depreminde bilinmediğini anlatan Prof. Dr. Özkaya, 9 Eylül 2001’de Amerika’da ikiz kulelere yapılan saldırıdan sonra arama-kurtarma için enkaza giren itfaiyecilerde görüldüğünü dile getirdi. Enkaza giren itfaiyeci ve kurtarma ekiplerinde uzun dönemde özellikle akciğerleri etkileyen, tüm vücudu da tutabilen hastalıklar gözlendiğini anlatan Özkaya, sonrasında “Sarkoidoz” olarak tanımlanan bu hastalığın, şu günlerde ülkemizde de risk haline geldiğini aktardı. Sarkoidoz’un sebebi bilinmeyen ama çevresel faktörlerin etkisi ile ortaya çıkan bir akciğer hastalığı olduğunu kaydeden Prof. Özkaya, şöyle devam etti: “İlk kez bu kadar çok insanı etkileyen ve enkazlarda çalışan binlerce arama-kurtarma ekibinin olduğu, bir o kadar enkaz başında bekleyen vatandaşlarımızın olduğu bir dönem yaşıyoruz. Uzun süreceğe de benziyor. Enkaz partiküllerine maruz kalan bu vatandaşlarımızın uzun dönemde öksürük, nefes darlığı, halsizlik ve eklem ağrıları gibi şikâyetleri olursa mutlaka doktora görünmeleri ve röntgen çekilmeleri gerekir. Sağlık durumları yakından takip edilmeli.”
Deprem bölgesinde ‘iş sağlığı ve güvenliği’ sistemi toparlanmalı
Ortak Sağlık Güvenlik Birimleri İşletmecileri Derneği Genel Başkanı (OSGBDER) Cengiz İmeci, depremlerden etkilenen illerde, iş sağlığı ve güvenliği (İSG) sisteminin bir an önce toparlanması gerektiğini belirtti. İmeci, yaptığı açıklamada, depremin etkilediği illerdeki 150 Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi’nin (OSGB) tamamına yakınının faaliyetlerini sürdüremez duruma geldiğine dikkati çekti. İşletmelerin büyük zararlar görmesi nedeniyle iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi hizmetinin tamamen durduğunu belirten İmeci, şunları kaydetti: “Deprem bölgesinde hafriyatların kaldırılması, yeni konutların yapılması ve sanayi sitelerinin yeniden ayağa kalkması için iş sağlığı ve güvenliği sisteminin bir an önce toparlanması gerekiyor. Birçok iş sağlığı ve güvenliği profesyonelinin daha güvenli şehirlere göç etmesi nedeniyle personel bulmakta da zorlanılıyor. Göçün önlenmesi için teşvik paketlerinin bir an önce hayata geçirilmesini bekliyoruz.”
birgün