Emekli Orgeneral Ergün Saygun; “Kıbrıs Barış Harekatı Okullarda Anlatılmalı”

Kıbrıs Barış Harekâtı İstanbul Arel Üniversitesi’nde düzenlenen “50. Yılında Mutlu Barış Harekâtı” konulu sempozyumda siyasi, askeri ve sosyal gelişmeleri ile masaya yatırıldı. Kıbrıs Barış Harekatı’nda görev alan kilit isimlerin önemli bilgiler verdiği sempozyumda yavru vatan Kıbrıs’ın geleceği ile ilgili önemli çözüm önerileri gündeme getirildi.

Yunanistan ve Kıbrıs’taki Rumların Türkleri katletmesinin ardından 20 Temmuz 1974 yılında kahraman Türk ordusunun başlatmış olduğu Kıbrıs Barış Harekatı’nın tüm yönleri İstanbul Arel Üniversitesi, Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) ve Kuleliler Derneği ortaklığında düzenlen sempozyumda masaya yatırıldı.

 

Etkinlikte anahtar konuşmacı olarak yer alan Emekli Orgeneral Ergin Saygun, Kıbrıs sorununa Rum yönetimi ve Yunanistan’ın neden olduğunu vurgulayarak mağdur olan herkesin Yunanistan ve Güney Kıbrıs’a tazminat davası açması gerektiğini belirtti. Kıbrıs Barış Harekatı’nın her yönüyle okullarda anlatılmasının tarihimiz için önemli olduğunun altını çizen Saygun, savunma sanayimizin bağımsızlığımız için gerekli olduğuna vurgu yaptı.

 

Kıbrıs Barış Harekatı’nda kilit isimlerden biri olan Emekli Orgeneral Ergin Saygun Kıbrıs sorununun süreci ile ilgili bilgiler vererek Rum yönetimi ve Yunanistan’ın her zaman Kıbrıs’ı ele geçirmek amacında olduğunu belirtti.

 

Ergün Saygun; “Kıbrıs Cumhuriyeti nedir? 1959 – 60 anlaşmaları ile kurulan bir devlet malumunuz. Bu devlet Rumların ve Yunanistan’ın öncelikli hedefi olan ENOSİS’i tıkadığı için Rumlar tarafından zaten başlangıçtan itibaren benimsenmemiştir. Durdurmak için ellerinden geleni yapmışlardır. Bugünkü yönetim, adadaki Türk toplumunu eşit hak ve özgürlüklere sahip bir entite yapı olduğunu reddeder. Türk toplumunu azınlık olarak görmekte ısrar eden bir siyasi yapıdır. Hala aynı şey devam etmektedir. Kıbrıs Cumhuriyeti bu nedenle adanın tamamını temsil etmemektedir. Nitekim 1972 yılında Helsinki’de bir belge imzalandı. Bu belgeye zamanın başbakanı Süleyman Demirel, Kıbrıs’taki bu yönetimin adanın tamamını teşkil etmediği yolunda bir dipnot eklemiştir. 1983 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla da Birlemiş Milletler bir deklarasyon yayınlayarak adadaki tek yönetimin, 541 sayılı kararla, Rum yönetimi olduğunu maalesef vurgulamıştır. Bugüne kadar ki bütün gelişmeler göstermiştir ki adada iki toplumun bir arada yaşaması mümkün değildir. Burada bir enteresanlık var; mesela Filistin ve İsrail için iki ayrı devlet tezleri ısrarla savunanların buna Kıbrıs’ta karşı çıktıklarını görüyoruz. “ ifadelerini kullandı.

 

“Rumların AB Üyeliği Uluslararası Hukuka Aykırıdır”

Konuşmasının devamında Kıbrıs Rum kesiminin Avrupa Birliği’ne üyeliğinin Uluslararası hukuka aykırı olduğunu vurgulayan Saygun, “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin herhangi bir devlet ile hiçbir şekilde siyasi veya ekonomik bir bütünleşmeye giremeyeceği kurucu anlaşmaların bir hükmüdür. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin AB üyeliği sadece bir ülke ile değil 27 ülke ile bir entegrasyonu yani bir bağlantıyı öngörmektedir. Kıbrıs daha bütünken bile garanti anlaşmasına göre Türkiye ve Yunanistan’ın üye olmadığı bir kuruluşa Kıbrıs Devleti üye olamaz hükmü hala geçerlidir. Bu nedenle Rumların Avrupa Birliği üyeliği uluslararası hukuka aykırıdır. Zaten hukuka uygun pek yaptıkları bir şey yok.” dedi.

 

“Bugüne Kadar Yapılmış Bir Harekât Değildir”

Konuşmasında Kıbrıs Barış Harekatı’na değinen Emekli Orgeneral Ergin Saygun, düzenlenen harekatın dünya harp tarihinde bir ilk olduğunun altını çizerek şu ifadeleri kullandı;

 

1974 yılında adada durum fevkalade vahim hale geldi. Darbe yapıldı. Türk kasabı lakaplı Nikos Sampson Cumhurbaşkanı seçildi. Başbakan Ecevit garantör anlaşmasının verdiği hakları uygun bir şekilde kullanmak için İngiltere’ye gitti. İngilizlerden istediği desteği alamayınca 20 Temmuz’da bu harekât yapıldı. Gerçekten bu harekât aynı anda ayrı yerlerde uçar birlik, hava indirme, kara harekâtı var. Kara harekâtını kimse bilmez. Mücahitlerin yürüttüğü uzun süreli vadeli harekatlar var baştan beri. Bugüne kadar yapılmış bir harekât değildir. Bundan sonrada yapılabileceğine de ihtimal vermiyorum.

 

“Rumlar Soydaşlarımıza Soykırım Uyguladı”

 

1958 yılından beri Rumlar Türklere soykırım uyguladılar. 364 kişi şehit olmuş, 30 bin kişi evlerinden göç etmek zorunda kalmıştır. Bir tanesi var ki semboldür. Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı tabibi Binbaşı Nihat İlhan, eşi, birisi 6 aylık, birisi 4 yaşında, birisi 6 yaşında üç çocuğuyla banyo küvetine sığınmışlar, kaçacak yer yok. Orada acımadan makinalı tabancayla taramışlar ve süngülemişler. Böyle bir gerçek varken siz hala garanti anlaşması kalksın diyebiliyorsanız buna diyebilecek hiçbir şey yok.

 

“Kıbrıs’taki Varlığımızın Artması Gerekir”

 

“Barış Harekâtına rağmen Rum katliamları bitmemiştir. Muratağa’da en küçüğü 16 günlük, en büyüğü 95 yaşında Türkler yine acımasızca hem kurşuna dizilmişler hem de kesici aletlerle şehit edilmişlerdir. Onun için garanti anlaşması ve adadaki Türk varlığı mutlaka gereklidir. Hatta içinde bulunduğumuz şartlarda oradaki varlığımızın artması gerekir. Uzun senelerden beri Magosa’nın kuzeyinde bir deniz üssü planları vardır. Bir türlü hayata geçirilmiyor. İnşallah en kısa zamanda geçer.”

 

“Makarios’un Gizikis’e Yazdığı Mektup Hiç Konuşulmuyor”

 

“Ben bugüne kadar herhangi bir şekilde tartışmalarda kullanıldığını görmedim. 2 Temmuz 1974 Makarios başındaki Gizikis’e bir mektup yazıyor. Mektupta diyor ki; Grivas Eylül 1971’de adaya geldi ve geldiği günden beri terör faaliyetlerini destekliyor. Kendisine adadaki Yunan subayları, Yunan kontenjan alayının dışında ben bunları ismen Atina’ya bildirdim. Kesin olarak biliyorum ki EOKA ve örgütünün faaliyetleri Atina tarafından desteklenmekte ve yönetilmektedir. Aynı şekilde Rum Milli Muhafız ordusu beni ve bakanlar kurulunu dinlememekte, Atina’dan gelen talimata göre subay alımı yapmaktadırlar. Yunanistan’daki hükümetleri her zaman destekledim. Askeri yönetim bile olsa. Ancak şimdi Atina beni öldürmeyi planlamaktadır. Bu Kıbrıs’a felaket getirir.’ Bu mektubu göndermiş ama herhangi bir şey yapılmadan 15 Temmuz’da malumunuz darbe yapılmıştır. Makarios Travos Dağları’nda bir Manastır’a kaçmış, İngilizlerden yardım istemiştir. İngilizler helikopterle alıp İngiliz üssüne oradan Malta’ya oradan Newyork’a getiriyorlar. BM güvenlik konseyinde 19 Temmuz akşamı bir konuşma yapıyor. Burada da şunları söylüyor; ‘Yunanistan askeri rejimi Kıbrıs’ın bağımsızlığını acımasızca ihlal etmiştir. Kıbrıs’a Atina’dan olan tehdit Ankara’dan daha fazladır. Gelişmeler haklı olduğumu göstermiştir. Bunu adadaki Yunan büyükelçisine de bildirdim. Gizikis’e yazdığım mektuba darbe ile cevap verdi. Adadaki Yunan kontenjan alayı darbeye fiilen katılmış Lefkoşa havaalanını ele geçirmiştir. Bunlar Atina’dan aldıkları emirleri uygulamıştır. Kıbrıs’ta Türklerle görüşmelerden sonuç alınamamıştır. Atina rejiminin ikiyüzlülüğü devam ettikçe nasıl sonuç alınabilir? Yunan cuntasının darbe bir işgaldir. Sonuçlarından hem Kıbrıs Rum hem de Kıbrıs Türk halkı ıstırap çekmektedir.

 

Türk Toplumunun Güvenliğinden ve Bağımsızlığından Vazgeçemeyiz”

 

Sonuç olarak bizim Kıbrıs’ta vazgeçemeyeceğimiz; Türk toplumunun güvenliği, siyasi eşitliği yani bağımsızlığıdır. Önce İngilizler ardından ve özellikle Rum ve Yunanların bütün baskı ve eziyetlerine rağmen Kıbrıs Türk’ünün, dilini, dinini ve benliğini koruyabilmek için sonuna kadar fedakârca ve kahramanca savaşması bu durumdaki bütün toplumlara örnek olacak bir davranıştır. Bugün maalesef bu dirençten bazılarının vazgeçtiğini, AB imkanlarından yararlanabilmek gerekçesi ile Rum pasaportuna başvurduklarını duyduk. Bu özellikle de şimdi yaşayan nüfusun babaları dedelerine karşı Rauf Danktaş’a, doktor Küçük’e karşı, bütün o mücahitlere karşı yapılabilecek çok büyük bir saygısızlıktır. “

 

“Kıbrıs Barış Harekâtı Dünya Harp Tarihinde Önemli Bir Yere Sahiptir”

 

Sempozyumla ilgili bilgiler veren İstanbul Arel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı ve Arel USAM Müdürü Prof. Dr. Oktay Bingöl Kıbrıs Barış Harekatı’ndan önemli dersler çıkarıldığını ve çıkarılmaya devam edildiğini ifade etti.

Sempozyumda açılış konuşması yapan İstanbul Arel Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ersin Göse ise Kıbrıs’ın stratejik önemini vurgulayarak Kıbrıs Barış Harekatı’nın dünya ve Türk Harp tarihinde önemli bir yere sahip olduğunu vurguladı.

Göse; “Mustafa Kemal Atatürk’ün; ‘Efendiler, Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece ikmal yollarımız tıkanır. Kıbrıs’a dikkat ediniz. Bu ada bizim için çok önemlidir.’ şeklindeki vasiyetinde; jeopolitik ve jeostratejik önemi açıkça görülen Kıbrıs’ta elli yıl önce 20 Temmuz günü icrasına başlanan Barış Harekâtı ile adada Türk varlığının korunması ve devamı sağlanırken günümüze kadar süren barış ortamının temelleri de atılmıştır.” dedi.

 

“Kıbrıs Sorunu Üç Oturumla Masaya Yatırıldı”

Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50’nci yılında Kıbrıs sorunu üç oturumda tartışıldı. Sempozyumun birinci oturumunda Jeopolitik bağlam ve Kıbrıs Barış Harekâtı öncesi siyasi gelişmeler Dr. Öğretim Üyesi Emekli Tümgeneral Uğur Tarık Özkut moderatörlüğünde yeniden gündeme getirildi. Birinci oturumda Emekli Büyükelçi Uluç Özülker Kıbrıs’ın jeopolitiği ve tarihi hakkında önemli bilgiler verdi. Emekli Büyükelçi Osman Ertuğ 1960 – 15 Temmuz 1974 dönemi siyasi ve askeri gelişmeler hakkında katılımcıları bilgilendirdi. Profesör Dr. Emekli Tuğgeneral Esat Arslan 15 Temmuz ile 20 Temmuz 1974 tarihinde yaşanan siyasi gelişmeler hakkında önemli açıklamalarda bulunurken Emekli Tümgeneral Cumhur Evcil ise harekât öncesi askeri gelişmeler hakkında detaylı bilgiler verdi.

“2. Oturumda Kıbrıs Barış Harekatı’nın İcrası Her Yönü İle Tartışıldı”

Sempozyumun ikinci oturumunda harekâtın icrası tüm unsurları Prof. Dr. Oktay Bingöl moderatörlüğünde masaya yatırıldı. Dr. Öğretim Üyesi Emekli Deniz Kurmay Albay Gökhan Ak, deniz harekâtı hakkında önemli bilgiler verdi. Emekli Kıdemli M. Atıf Ürük; çıkarma, hava indirme, hava hücum hakkında katılımcıları bilgilendirdi. Dr. Emekli Hava Pilot Tuğgeneral Hüseyin Fazla, hava harekâtı hakkında önemli açıklamalarda bulunurken Dr. Emekli Büyükelçi, Kıbrıs Mücahidi Ahmet Zeki Bulunç, Kıbrıs Barış Harekâtı’nın isimsiz kahramanları olan mücahitler hakkında önemli bilgiler verdi.

Sempozyumun Son Oturumunda Kıbrıs’ın Geleceği Konuşuldu

Sempozyumun son oturumunda 41. Yılında KKTC ve Kıbrıs sorunun geleceği masaya yatırıldı. İstanbul Arel Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Uğur Özgöker’in Moderatörlüğünü yaptığı oturumda Prof. Dr. Melih Baş KKTC’nin ekonomik gelişimi hakkında bilgiler verdi. Dr. Öğretim Üyesi Emekli Tümamiral Mücahit Şişlioğlu Türkiye – Yunanistan ilişkileri bağlamında Kıbrıs sorunun geleceği hakkında açıklamalarda bulundu. Sempozyumun bu oturumunda Kıbrıs sorunun geleceğine ilişkin senaryolar ve çözüm önerileri tartışıldı.

Adeta belgesel niteliği taşıyan sempozyum kapanış oturumunun ardından sona erdi.