Dünya Bankası Grubu iklim krizine finansman ayırdı

Dünya Bankası Grubu’nun 2022 mali yılında, toplam finansmanının yüzde 36’sı iklim krizi için ayrıldı.

Dünya Bankası tarafından yapılan açıklamada, grubun ülkelerin seragazı emisyonlarını azaltmasına ve iklim değişikliğinin artan etkilerine uyum sağlamasına yardımcı olmaya odaklandığı kaydedildi. Açıklamada, Dünya Bankası Grubu’nun, bu kapsamda 1 Temmuz 2021’de başlayan ve 30 Haziran’da sona eren 2022 mali yılında ülkelerin iklim değişikliğini ele almasına yardımcı olmak amacıyla 31,7 milyar dolarlık rekor kaynak sağladığı bildirildi.

 

İklim finansmanına ayrılan kaynağın 2021 mali yılında 26,6 milyar dolar seviyesinde gerçekleştiği anımsatılan açıklamada, 2022 mali yılında bir önceki mali yıla kıyasla yüzde 19’luk artışın söz konusu olduğu aktarıldı. Açıklamada, Dünya Bankası Grubu’nun gelişmekte olan ülkelerde iklim hareketinin en büyük çok taraflı finansörü olmaya devam ettiği vurgulandı.

 

İklim finansmanının grubun toplam finansmanının yüzde 36’sına ulaştığı belirtilen açıklamada, bunun Dünya Bankası Grubu’nun 2021-2025 yıllarını kapsayan İklim Değişikliği Eylem Planı’nda belirtilen finansmanın yüzde 35’inin iklim hareketinin desteklenmesine ayrılması hedefini aştığı aktarıldı. Açıklamada görüşlerine yer verilen Dünya Bankası Başkanı David Malpass, seragazı emisyonlarını azaltan, dayanıklılığı artıran ve özel sektörü etkinleştiren etkili ve geliştirilebilir projeler için finansman sağlanması amacıyla çözümler sunmaya devam edeceklerini ifade etti.

 

Dünya Bankası Türkiye’ye dair rapor yayımlamıştı

Banka tarafından daha önce yayımlanan bir rapora göre, iklim değişikliğinin etkilerine karşı dayanıklılığı ve uyumu artırmaya ve ekonomi genelinde karbondioksit ve diğer seragazı emisyonlarını azaltmaya yönelik etkili ve uygun eylemleri uygulaması halinde Türkiye önümüzdeki 20 yıllık dönemde 146 milyar dolarlık tasarruf sağlama potansiyeline sahip.

 

Türkiye Ülke İklim ve Kalkınma Raporuna (CCDR) göre, faydalar büyük ölçüde yakıt ithalatındaki azalmalardan ve hava kirliliğinin azalması sonucunda elde edilecek sağlık faydalarından kaynaklanacak ve enerji güvenliğinin artırılmasına ve enerji harcamalarının düşürülmesine katkıda bulunacak.

 

Rapor elektrik sektörünün derin bir şekilde karbonsuzlaştırılması, bina ve ulaştırma sektörlerinde enerji verimliliği ve elektrifikasyonun sağlanması ve sanayi ve tarımda karbon ve diğer seragazı emisyonlarının azaltılması çağrısında bulunuyor. Bunlar, dünyanın en fazla karbon salımına sahip 17’nci ülkesi olarak Türkiye’nin bu gidişatı tersine çevirmek ve 2053 yılına kadar karbon nötr olma taahhüdünü yerine getirmek için yapması gereken önemli değişiklikler arasında yer alıyor.