Doğal gaz ve nükleer “sürdürülebilir” olarak sınıflandırıldı

Doğal gaz ve nükleer enerji, AB Taksonomisi’ne girerek “çevresel açıdan sürdürülebilir” sınıfına alındı. Geçen haftalarda Avrupa Parlamentosu’ndaki bazı komiteler tarafından reddedilmiş olan fakat kesin veto için tekrar oylanan karar, çoğunluk oyuyla kabul edildi. Avrupa Parlamentosu, nükleer ve gazın “çevresel açıdan sürdürülebilir ekonomik faaliyetler” olarak taksonomiye dâhil edilmesine karşı çıkan önergeyi reddetti.

Lüksemburg, İspanya, Avusturya ve Danimarka‘dan oluşan daha küçük bir grup, teklifi şiddetle reddetmiş, gaza büyük ölçüde bağımlı olan Almanya da nükleerin sürdürülebilir olarak kabul edilmesine karşı çıkmıştı. Bu itiraz iklim aktivistleri tarafından sevinçle karşılanmış ancak bu oyu veren milletvekillerini, hem gazın hem de nükleerin AB taksonomisine dâhil edilmesini destekleyen Fransa liderliğindeki üye devletlerin çoğuyla karşı karşıya getirmişti ama teklifin kesin olarak rafa kalkması için bugüne bırakılan genel kurul oylamasında 705 milletvekilinin 353’ünün ret oyu gerekirken oylamada ise 278 karşı oyla bu çoğunluk sağlanamadı. Sonuç olarak, doğal gaz ve nükleer enerji taksonomiye dâhil edildi. Böylece milletvekilleri, doğal gaz ve nükleer enerjinin “yeşil yatırımlar” kabul edilmesine izin vererek, yatırımcıların potansiyel olarak milyarlarca avroluk finansmanının önündeki son büyük engeli kaldırdı. Üye devletlerin itirazının engellenmesi, artık düzenlemenin 2023’ün başında yürürlüğe gireceği anlamına gelmekte.

 

Oylamanın ardından “Komisyon, yeşil geçişte gaz ve nükleer faaliyetlerde özel yatırımın rolü olduğuna inandığından, belirli fosil gaz ve nükleer enerji faaliyetlerinin iklim değişikliğinin hafifletilmesine katkıda bulunan geçiş faaliyetleri olarak sınıflandırılmasını önermiştir. Bu belirli gaz ve nükleer faaliyetlerin dâhil edilmesi, zamanla sınırlıdır ve belirli koşullara ve şeffaflık gereksinimlerine bağlıdır” açıklaması yapıldı.

 

Avrupa Yeşilleri ve pek çok aktivist kararın “yeşil yıkama” olduğunu söyleyerek “Bu enerji güvenliği için bir tehdit oluşturur ve temiz enerji geçişini sekteye uğratacaktır” dedi. Yeşiller, “Ne gaz ne de nükleer sürdürülebilir değildir. Bu, AB’nin yeşil yatırım etiketinin güvenilirliğini baltalıyor. Sürdürülebilir olmayan, kirli enerjiyi içeren sürdürülebilir bir sınıflandırma, yüzde yüz yenilenebilir bir gelecek için kullanılacak fonları yanlış yönlendirecek ve Rusya‘dan ithal yakıta bağımlılığımızı derinleştirecektir” açıklamasında bulundu.

 

Avrupa Yeşiller Partisi Eş Başkanı ve Avrupa Parlamentosu Üyesi Thomas Waitz ise “Bu, AB’nin yeşil yatırımları etiketleme konusundaki liderliği için feci bir kayıp. Fosil gazı ve nükleeri temiz yenilenebilir kaynaklarla aynı kategoriye koymak, tam manada klasik bir yeşil yıkama örneğidir. EPP ve Renew’in çoğunluğu güvenli geleceğimiz pahasına kendi çıkarları için uğraşan nükleer ve fosil yakıt lobicilerinin ittifakına boyun eğdi. Fosil ittifakı bilime ve açıkça sağduyuya karşı sert şekilde savaştı. Bu yeşil yıkama, Rus yakıtlarına olan bağımlılığımızı derinleştirmekten ve bizi iklim kaosuna daha da kilitlemekten başka bir işe yaramaz. Yeşiller olarak sivil toplum ve aktivistlerle birlikte bu engeli aşmak için çok mücadele edeceğiz. Temiz, sürdürülebilir bir gelecek için verilen mücadele bitmedi.” diyerek kararlarının arkasında durduklarını vurguladı.

 

Karar tekrar yargıya taşınacak

Öneriye, Avrupa Parlamentosu’na üye neredeyse tüm siyasi gruplardan güçlü bir muhalefet toplandı. Bir grup milletvekili, kararın “birincil mevzuata aykırı olduğu” gerekçesiyle doğal gazın AB Taksonomisine dâhil edilmesine karşı mücadeleyi yargıda sürdürmeye hazırlanıyor. Avusturya ve Lüksemburg daha önce kararı mahkemeye götürme niyetlerini açıklamıştı. Greenpeace de hukuka başvuracak.

 

Düşünce kuruluşu E3G‘ye göre, gazın AB taksonomisine dahil edilmesi “AB’nin genel politikaları ile çelişiyor”. AB, tahsis edilen 300 milyar Euro’luk kaynağın 290 milyarını yenilenebilir enerjiye ve enerji verimliliğine, geri kalan 10 milyar Euro’yu ise bir geçiş yakıtı olarak doğal gaza yatıracak olan 2030 yılına kadar Rusya’dan tüm enerji ithalatını sona erdirecek. REPowerEU planı da dâhil olmak üzere, daha uzun vadeli enerji bağımsızlığı planları hazırlanıyor. Sadece bir hafta önce AB, Fit for 55 paketini (AB’nin 2030 yılına kadar yüzde 55 sera gazı emisyonu azaltım hedefine ulaşmasını sağlamak için tasarlanan yasama paketini) uygulamaya koymak için, 2035 yılına kadar fosil yakıtlı otomobillerin yasaklanmasını ve 2030 yılına kadar küresel ısınmaya neden olan emisyonları azaltmak için diğer önlemleri de içeren bir yeşil politika paketini onaylamıştı.

 

AB Taksonomisi, şimdi, ilk hedefi olan finansal sistemde yeşil badanayı önlemek amacının gerisinde kalıyor. Uzmanlara göre, yatırımcılar, şirketler ve tüketiciler artık ihtiyaç duydukları bilime dayalı netliği ve güvenilirliği başka yerlerde arayabilirler.

 

Christophe Hansen (Avrupa Halk Partisi Milletvekili),  Avrupa Parlamentosu’nun bugün uzun vadede kör kalacak olması anlaşılmaz. Doğal gaz ve nükleer sürdürülebilir değil ve şimdi Taksonomiyi geçersiz kılacak” diyerek karara karşı olduğunu açıkladı. Thomas Richter (Alman Yatırım Fonları Derneği CEO’su) ise “Nükleer enerji ve doğal gazın taksonomiye uygunluğu sadece siyasi olarak değil, aynı zamanda bilimsel olarak da tartışmalı olduğu için, Parlamento’nun bu faaliyetlerin sınıflandırmaya dâhil edilmesine karşı karar vermesini tercih ederdik” dedi.

 

AB Taksonomisi nedir?

AB Taksonomisi esasen, yatırım yapılabilecek çevresel açıdan sürdürülebilir ekonomik faaliyetlerin bir listesini oluşturan; özel ve kamu yatırımcılarının iklim bilincine sahip yatırımlar hakkında bilinçli seçimler yapmasına yardımcı olmayı hedefleyen bir katalogdur. Avrupa Yeşil Mutabakatı‘nın temel aracı olan taksonomi (sınıflandırma), çevresel açıdan sürdürülebilir ekonomik faaliyetleri belirleyen bir sınıflandırma sistemi oluşturuyor. Bunun temel amacı, yeşil aklamayı önlemek ve yatırımcıların çevre ve iklim hedeflerimiz doğrultusunda ekonomik faaliyetleri belirlemelerine yardımcı olmak. Bu anlamda etkisinin Avrupa sınırlarının da dışına çıkması bekleniyor. Başka bir deyişle, Taksonomi, neyin “yeşil” olarak kabul edilebileceğini ve neyin olamayacağını açıklayan bir mekanizma. Bu kapsamda faaliyetlerin altı çevresel hedefe yönelik etkisi performans kriterlerine dayandırılarak değerlendiriliyor: İklim değişikliğini hafifletme; iklim değişikliğine uyum; su ve deniz kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı ve korunması; döngüsel ekonomiye geçiş, suyu koruma ve geri dönüşüm; kirliliğin önlenmesi ve kontrolü. Taksonomide hâlihazırda yeşil olarak etiketlenen sektörler arasında güneş enerjisi, jeotermal, hidrojen, rüzgar enerjisi, hidroelektrik ve biyoenerji yer alıyor. Komisyon bunların ardından AB’yi kömürden uzaklaştırmak ve 2050 yılına kadar iklim nötrlüğünü sağlamak gerekçesiyle, “geçici bir köprü olarak kullanılabileceğini” öne sürerek gaz ve nükleeri de listeye eklemeyi önermişti.