Deprem sonrası yaşanan psikolojik süreç yakından takip edilmeli

Maraş merkezli depremler, felaketten kurtulmayı başaran ve yakınlarını kaybeden yurttaşları derinden etkiledi. Uzmanlar; yetişkinlerin ve çocukların yaşadığı psikolojik sürecin takip edilmesi yönünde uyarıyor.

Depremi yaşayan yetişkinlerde ve çocuklarda “travma sonrası stres bozukluğu” görülebileceği uyarısında bulunan uzmanlar, depremden etkilenen yetişkinlerin ve çocukların yaşadığı psikolojik travmanın takip edilmesi yönünde çağrı yaptı.

Psikiyatrist Prof. Dr. Yankı Yazgan, depremin psikolojik etkilerini anlatırken, “Çocuklar ve gençler yoğunluğu giderek artan ve korku, çaresizlik, üzüntü, öfke yaratan felaketler içinde büyüyorlar. Ülkemizdeki deprem felaketi çocukları ve gençleri bu duygusal iklimde yakaladı. Şimdi yaraların çok taze olduğu bir zamandayız” dedi.

Çocuk ve ergenlerin depreme karşı verebileceği olası tepkileri de anlatan Yazgan “Okul öncesi dönemdeki çocuklarda; parmak emme, yatak ıslatma, karanlık korkusu gibi tepkiler görülebilir. İlkokul çağlarındaki çocuklarda, sinirlilik, saldırganlık, kabuslar, okuldan kaçınma, zayıf konsantrasyon, etkinliklerden geri çekilme görebiliyoruz” ifadelerini kullandı.

‘GÜVENDE HİSSETMELİ’

Çocuk ve ergenlerin bir kısmında ‘travma sonrası stres bozukluğu’ (TSSB) görülebileceğini de kaydeden Yazgan “Sevdiği ve güvendiği kişilerle bir arada olmak hafifletici olacaktır. Belirtilerin özellikle enkaz altında kalmış, ölüm ve yaralanmalara tanık olmuş çocuk ve ergenlerde gözlenmesi ise bizi harekete geçirmeli, ruhsal durumu izlenmelidir” diye konuştu.

Çocuklarla depreme ilişkin konuşurken dikkat edilmesi yönünde uyarılarda da bulunan Yazgan “Sohbeti başlatan taraf çocuk olmamalı. ‘Yaşananlar hakkında ne hissediyorsun’ gibi sorular sorarak sohbeti başlatabilirsiniz ama çocuk konuşmak istemezse onu zorlamayın. Olumsuz medya içerikleri de sınırlandırılmalı. Öte yandan çocukların davranışlarındaki değişiklikler de takip edilmeli. Bazı çocuklar ölüm ve acıyla yüzleşirken çok zorlanır” dedi.

‘ETKİLER ARTACAK’

Psikiyatrist Dr. Şahut Duran da depremi yaşayanların çok farklı tepkiler verebileceğine dikkat çekerek şöyle konuştu:

“Travmayı yaşayanlar ve takip edenler var. Deprem bölgesinde yaşayan insanların çok farklı tepkileri oluyor. Bir kesim özellikle hayatta kalabilme amacıyla daha çok enerji harcıyor. Barınmayı sağlama, ısınma, gıda erişimi gibi konularda öfkeler oluşuyor, kavgalar olabiliyor. Bölgede bir çaresizlik, geleceğe yönelik belirsizlik, tükenmişlik, kaygı sorunları var. Bölgede artçılar devam ettiği için insanlar bu duygu durumlarından kopamıyor. Şu an ilk dönemlerin etkisini görüyoruz. Bir yandan süreci inkâr ettikleri de oluyor. Durumu tam kavrayamayan bir kesim de var. İleri zamanlarda travma etkileri daha çok ortaya çıkacak. Şok dönemi devam ediyor.”

Depremzedelere yaklaşırken dikkatli olunması yönünde uyarıda bulunan Duran “Destek olmalıyız. Dinlemek, yanlarında olduklarımızı, yalnız kalmadıklarını belirtmemiz gerekiyor. Aynı zamanda kaygılarını azaltmak, halk arasında korku yaratan düşünceleri azaltmak, süreçle yüzleştirmek ilk aşamada yapılması gerekenler… Hüzünlerini, kayıplarını, yaslarını yaşamalarına izin vermeliyiz. Onların yanında olduğumuzu hissettirmek gerekiyor. Yaşadıkları travmayı dinlemek gerekiyor. Daha sonra da profesyonel yardıma ihtiyaç var” dedi.

Depremzedelerin ‘adaletsizlik’ duygusu yaşayabildiğini kaydeden Duran, “Travmayı azaltmak için yardımların adaletli bir şekilde sağlandığını hissettirmek gerekiyor. Ruhsal toparlanma çok geç olacaktır. Ruhsal desteğin de sürekliliği olması çok önemli” diye konuştu.

KADINLAR RİSK ALTINDA

Mor Çatı Üyesi Psikolog Leyla Soydinç de afet bölgesindeki kadınların yaşadığı psikolojik sürecinden bahsederek özetle şunları söyledi: “Şu anda henüz çok temel problemler var. Güvenlik ihtiyacı var. Kadınlar, çocuklar bu anlamda daha fazla risk altındalar. Çünkü hali hazırda zaten maruz kaldıkları şiddet meselesi var. Bunun üzerine gelen afet durumu var. Afet bölgesinde de birtakım taciz durumlarına maruz kalınıyor. Şu an psikolojik destekler anlamında ‘psikolojik ilk yardım’ adımındayız. Travmatik olaylara verilen bir takım tepkiler var. Uyku, yemek düzende bozulma, konsantre bozulma, bir yandan da bu depremle ilgili sürekli anıların canlanması, gözünün önüne gelmesi, sürekli bir duygu dalgalanması içinde olmak, ağlama nöbetleri yaşamak, kendine zarar verme düşünceleri, aşırı uyarılmışlık gibi birçok belirti görebiliriz.”

***

291 çocuğun kimlikleri hâlâ tespit edilemedi

Bakan Yanık, deprem bölgesinden Ankara Etlik Şehir Hastanesi’nde getirilen çocukları ziyareti sonrasında deprem sebebiyle zarar görmüş ve halihazırda ebeveyninden uzak olan çocukların son durumu hakkında açıklamalarda bulunarak bakanlığa kayıtlı 1362 çocuğun bulunduğunu kaydetti. Yanık, bu çocuklardan 369’unun kimlikleri tespit edilerek ailelerine teslim edildiğini belirtti. Bakan Yanık, “Hastanede takip edilen çocuk sayısı 792, bakanlık kuruluşlarına aldığımız çocuk sayısı 201. Bu çocuklarımızdan 1071’nin kimliklerini tespit ettik. Hali hazırda 291 çocuğumuzun henüz kimliklerini tespit edemedik ama bunlarla ilgili de çalışmalar devam ediyor” dedi.

***

Tepkiler takip edilmeli

Yankı Yazgan, deprem sonrası çocukların yaşayabileceği travmalardan da bahsederek şunları sıraladı:

•Aşırı korku ve çaresizlik hissedebilir.
•Çevresinde olup biteni algılayamayabilir.
•Konuşmama, duygusal tepkilerde azalma, donukluk, dalgınlık gözlemlenebilir. Bunun tam tersine olaya ilgisiz davranma, oyun oynama, şarkı söyleme gibi davranışlar görülebilir.
•Deprem sırasında ve sonrasında olayı hatırlamayabilir.
•Deprem anını sanki yeniden yaşıyor gibi olabilir
•Uykusuzluk, korkulu rüyalar görme, ani seslerden irkilme olabilir.
•Yaşından küçük bir çocukmuş gibi davranabilir.

 

birgün