13 Şub “Deprem bölgesinde tifo, dizanteri beklenebilir”
Maraş’ta meydana gelen ve 10 ili vuran deprem sonrasında sağlıkla ilgili riskler devam ediyor. Enkazlar henüz kaldırılamazken akıllara gelen en önemli sorulardan bir tanesi de depremzedelerin sağlığı.
Adıyaman’da bir depremzede toplanma alanlarında yaklaşık üç bin kişinin üç tuvaleti kullandığını, Hatay’a gönüllü olarak giden Filiz Yener ise insanların hasar görmüş binalarda tuvalet ihtiyacını karşıladığını söyledi.
Halk Sağlığı Uzmanı Prof Dr. Ahmet Saltık, depremzedelerin yaşayabileceği sağlık sorunlarını ve çözüm önerilerini anlattı. Saltık, salgın hastalıklar, hijyen sorunları, enfeksiyon hastalıklarına ilişkin bilgi verdi.
‘ÜÇ BİN KİŞİ ÜÇ TUVALETİ KULLANIYOR’
Adıyaman’ın Sincik bölgesinde yaşayan depremzedeler, zor şartlar altında olduklarını vurgulayarak, “Herkes toplanma alanlarında olduğu için her an bir hastalık çıkabilir. Üç dört tane tuvaleti iki bin üç bin kişi kullanmaya çalışıyor” ifadelerini kullandı.
‘TUVALET İÇİN HASAR GÖRMÜŞ BİNALARA GİDİLİYOR’
Gönüllü olarak Uşak’tan Hatay-Defne’ye giden Filiz Yener ise deprem bölgesindeki sağlık ve tuvalet sorununa ilişkin, “Beşinci günde olduğumuz bölgeye seyyar tuvalet istedik. İnsanlar üst üste dışkılarını yapıyor. Sağlık hiçbir şekilde yok. İnsanlar hasar görmüş binalara gidip tuvalete giriyorlar” dedi.
‘KOLERA SALGINI BEKLENEBİLİR’
Deprem bölgelerinde kolera salgını çıktığı iddialarına yanıt veren Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık, bu durumun doğrulanmasının Sağlık Bakanlığı tarafından yapılması gerektiğini, bakanlık tarafından açıklanıncaya kadar bir şey söyleyemeyeceklerini fakat bölgede kolera salgınının beklenebileceğini söyledi.
Saltık, “Deprem bölgesinde tifo, dizanteri beklenebilir ya da adını koyduğumuz bir mikroorganizma üretilemese bile yaygın ishaller, gastroenteritler beklenir bu tabloda. Ayrıca üst ve alt solunum yolları enfeksiyonları, zatürre, farenjit beklenebilir. Aşılama yetersiz ise çocuklarda kızamık da bekleyebiliriz. Her ne kadar Türkiye’de, Sağlık Bakanlığı 0-6 yaş arasındaki çocuklara 13 temel aşıyı yüksek düzeylerde veriyor olsa da ben aşıların yeterli olduğu konusunda endişeliyim” dedi.
’65 YAŞ ÜSTÜ VE KRONİK HASTALAR ZATÜRRE RİSKİ ALTINDA’
Aşıyla korunabilir hastalıkların yanı sıra bulaşıcı hastalıklara da değinen Saltık, “Özellikle yaşlılarda ve kronik rahatsızlığı bulunan kişilerde, zatürre gibi üst solunum yolları enfeksiyonları alt solunum yolları enfeksiyonuna dönüşebilir. Ve bu insanlar öksürerek veya öksürmeden sessizce zatürreden yitirilebilirler. Dolayısıyla bölgede, 65 yaş üstü ve kronik rahatsızlığı olan kişiler ciddi bir zatürre riski altında” dedi.
‘SEYYAR TUVALETLERİN ACİL KURULMASI GEREKİYOR’
Saltık, deprem bölgesindeki bir diğer önemli halk sağlığı sorununun ise temiz su, gıda ve atıklar olduğunu vurguladı. Saltık, su sorununun pet şişelerle bir nebze karşılanabileceğini belirterek gıda konusunda da ciddi hijyen sorunları olacağını söyledi. Saltık, “Biz bu dönemlerde insanlara daha çok kapalı konserve, katı, bakliyat ve çorba gibi besinleri öneriyoruz. Çiğ meyve ve sebzelerden bir süre uzak durmalarını öneriyoruz. Diğer önemli bir konu ise evsel atıklar ve tuvalet atıkları. Bölgeye acil seyyar tuvaletlerin kurulmuş olması, çukurlarının kurallara uygun biçimde kazılmış olması gerekiyor. Evsel atıkların da düzenli olarak toplanması gerekiyor. Toplanan atıkların 1-1 buçuk metre kadar kazılıp üzerine sönmüş kireç dökülüp toprakla kapatılıp sıkıştırılması gerekiyor. Yoksa bölgede yaşayan birtakım hayvanların o bölgeyi eşmesi sonucu bu atıklar açığa çıkabilir. Ayrıca insanların banyo yapabilmesi için sıcak suyun da sağlanması gerekiyor” diye konuştu.
‘HIZLI BİR ŞEKİLDE DEPREM BÖLGELERİNE MORG YAPILMASI GEREKİYOR’
Deprem dolayısıyla vefat eden insanların naaşlarına yönelik de konuşan Saltık şöyle devam etti:
“Depremin ikinci, üçüncü günü gelen bilgilere göre Gaziantep’in yayla köylerinde, insanların cesetlerini vahşi hayvanların, kurtların parçaladığı şeklinde duyumlar aldık, umarım bu duyumlar doğru değildir. Dronlarla merkezden uzak bölgelerin durumlarının saptanması gerekiyor. Dağ köylerindeki insanların iyice sahipsiz bırakılmaması gerekiyor. Cesetlerle ilgili hem tıbbi hem çevre hem de adli tıp açısından alınması gereken tedbirler var. Hızlı bir şekilde deprem bölgelerine morg yapılması gerekiyor. Çıkartılan cesetlerin en az iki gün kimliklendirilmeye çalışılarak, toplanabilecek bütün bilgilerin toplanmasıyla, bedeninin değişik açılarının fotoğrafları çekilerek her biri için bilgisayar ortamında dosya açılması gerekiyor. Ve yakınlarını arayan vatandaşlara 48 saat içinde duyurulması gerekiyor. ’48 saat içinde kimliklendirme başvurusu yapılmadığı takdirde gömülecektir’ diye bilgi verilmesi gerekiyor. Gömülürken de mezar taşlarına vefat etmiş kişilerin fotoğraflarının ya da kod numaralarının bırakılması ve mutlaka DNA örneği alınması gerekiyor.”
SAĞLIK BAKANLIĞI’NA HİJYEN KANALI ÖNERİSİ
Enkazlar kaldırıldıktan sonra depremzedelerin hijyen konusunda bilgilendirilmesi için telefonlarına önemli bilgilerin olduğu mesajlar atılması, broşür hazırlanıp anonslar yapılması gerektiğini vurgulayan Saltık, insanların sıvı sabun ve kağıt havluyla el yıkamaya teşvik edilmesi gerektiğini belirtti. Saltık, ayrıca bir öneride bulunarak Sağlık Bakanlığı’nın halka hijyen ve sağlık bilgisi verdiği bir televizyon kanalı kurulması gerektiğini söyledi.
PSİKOLOJİK DESTEK ŞART
Enkaz altından sağ çıkarılan, yakınlarını kaybeden, deprem bölgesine gönüllü olarak giden, depremzede olan kişilerin ruh sağlığına ilişkin de konuşan Saltık, “Birçok insan doğal olarak stres bozukluğu, depresyon, yeme bozukluğu, öfke patlamaları, huzursuzluk, mutsuzluk yaşayabilirler. Bu durum da davranışlarına ve iletişimlerine yansıyabilir. Bölgede çalışan insanların, devlet görevlilerinin, genç ve tecrübesiz sağlık çalışanlarının, depremzedelerin destek alması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘GEBE KADINLAR İÇİN BÖLGEDE EBELERİN OLMASI GEREKİYOR’
Kadınların hijyen ve gebelik sorununa da değinen Saltık, gebe kadınlar için bölgede ebelerin, pratisyen hekimlerin, kadın doğum uzmanlarının bulunması gerektiğini vurguladı. Saltık, deprem bölgelerine sahra hastanelerinin yanı sıra birinci basamak sağlık hizmetlerinin verileceği sağlık birimlerinin de kurulması gerektiğini söyledi.
‘AFAD’IN BAŞINDA İLAHİYAT MEZUNU BİRİNİN NE İŞİ VAR’
Son olarak depremin politik yanına da değinmek istediğini vurgulayan Saltık sözlerini şöyle bitirdi:
“İçinde bulunduğumuz tablo aslında kötü yönetimin bir ürünü. Ben 46 yıllık hekimim, 1988’den beri üniversitede hocalık yapıyorum, hep şunu söylerdim: 1980’de çiçek hastalığının kökü kazındı, sıra kötü yönetimdeydi. Ben bunu 1980’den beri söylüyorum. Türkiye’nin başında genel anlamda bir kötü yönetim olmasaydı, depremi önleyemezdik ama sonuçları bu kadar ağır olmazdı. Türkiye’nin bir kere İmar Affı denilen saçmalığı unutması gerekiyor. Yeniden bir kadastro ve arazi planlaması yapılacak. Aktif fay hatlarının bulunduğu bölgeler yaylaya çevrilecek. İnşaatlarda depreme dayanıklı teknolojilerin kullanılması için Deprem Yönetmeliği’nin kararlılıkla uygulanması gerekiyor. Yapı denetimi süreçlerinin de katı bir şekilde ortaya konması gerekiyor. Türkiye’nin bütünüyle Ulusal Afet Planları’nı gözden geçirmesi gerekiyor. İktidarın oluşturduğu bu yolsuzluk, kokuşmuşluk, yandaş, dinçleştirme gibi ilkel güdülerden bütünüyle uzaklaşmak gerekiyor. AFAD’ın başında ilahiyat mezunu birinin ne işi var? Bu utanç verici bir şeydir. Türkiye kurumlarını dağıttığı için, kurumsuz kaldığı için, tek adam rejimi tarafından adeta tutsak alınıp felç edildiği için bu tabloları ağır ağır yaşıyor.”
duvar