Binlerce Takipçiyle Norveç Yollarında

Murat Yaldız’ın Norveç serüveni altı yıl önce başladı. Mersin’den Arendal’a giden Yaldız bir taraftan tır şoförlüğü yapıyor diğer taraftan da binlerce takipçisine Norveç’i anlatıyor. İşte onun hikâyesi…

Haber: Dilara Nur Şahin – Güler Efe

Norveç’e gitmeye nasıl karar verdiniz? Neler etkili oldu? Kendi ülkeniz yerine neden Norveç’te yaşamak istediniz? Sizi buna iten ne oldu?

Türkiye’de iken eşim de ben de çalışıyorduk ama birçok çalışan gibi bizim de gelecek kaygılarımız vardı. Ekonomik durumumuzu masaya yatırdığımızda hiçbir zaman ev sahibi olma imkânımızın ya da dilediğimiz gibi bir hayatı yaşama fırsatımızın olmayacağı aşikârdı. Ayrıca çocuklarımıza sahip olduğumuz imkânlar dâhilinde güzel bir gelecek sunabilme ihtimali de yoktu. Ekonomik sebeplerin yanında giderek yozlaşan bir toplum yapısı, birbirine saygısı olmayan insanların günden güne artması ve ahlaki değer yargılarının günden güne ehemmiyetini kaybediyor oluşu da bizi kendimize yeni bir ülke arayışına sürükledi diyebilirim. Tabi bu anlattıklarımın tamamı benim fikrim, bir başkası aksini düşünebilir. Eşimin hamile olduğunu öğrendikten sonra artık yurt dışı kararımızı kesinleştirdik. Önceliğimiz tamamen doğacak çocuğumuzdu. İnsan anne-baba olunca bu sorumluluğa da sahip oluyor. Araştırmalarımız neticesinde gerek çocuğumuz gerekse bizler için Norveç’in güzel bir başlangıç olacağına karar verdik her ne kadar sıfırdan bir hayat kurmanın bizi zorlayacağını bilsek de.

Norveç’e gittikten sonraki süreci nasıl anlatırsınız? Genel adıyla tırcılığı (karayolu taşımacılığı sektörünü) neden ve nasıl seçtiniz?

Uzun süren iş arama çalışmaları, mülakatlar, resmi prosedürler, vize vs. işlemlerinden sonra Norveç’e ayak basabildik. O zamanlar işverenimin yardımıyla ilk evimi tuttum. İlk olarak İngilizce ile iş hayatına giriş yapmış oldum.

YENİ BİR DİL

Ama Norveççe dilini öğrenmeden gerek iş hayatında gerek toplum nezdinde bir yerlere gelebilmenin pek de mümkün olmadığını görünce hemen dil kursuna kayıt oldum ve haftanın belli akşamlarında iki yıl devam eden bir kurs süreci oldu. Neyse ki sonunda Norveççemi B2 düzeyine getirmeyi başardım ve ulusal sınavda bunu belgelemiş oldum. Bu benim için yeni kapıların açılması anlamına geliyordu. Çünkü gerçekten “bir dil bir insan” sözünü atalarımız boşuna söylememişler. O zamanlar büyük bir market zincirinin internet mağazası siparişlerinin kuryeliğini yapıyordum minibüsle. Kazancımın ailem için yeterli düzeyde olmadığını gözlemleyince kısa yoldan nasıl daha iyi işler bulabilirimin yollarını araştırmaya başladım. Norveç gibi doğası insan eliyle bozulmamış bir ülkede şoförlük yapınca her gün bu manzaralara şahit olmak da bana huzur veriyordu ve bundan uzak kalmak istemiyordum. Şoförlüğün burada toplum nezdinde saygıdeğer bir iş olduğunu gördüm, çünkü Norveç coğrafyasında, ekstrem kış şartlarında ve genelde dar olan yollarda bu mesleği icra etmek hiç kolay değildi. Tır ehliyeti almak için belediyenin iş bulma kurumu olan NAV’a başvurdum. Bu ehliyetin maliyeti 15 bin euronun üzerindeydi ve bunu karşılama imkânım yoktu. Gerekli değerlendirmeler neticesinde uygun gördüler ve bana yeni bir hayatın kapılarını aralayacak olan CE sınıfı ehliyet alma sürecim resmen başladı. Kurs ve sınavlar tamamen Norveççe dilindeydi, Türkiye’de alışık olduğumuz kurs mantığından daha farklı ve fazlasıyla zorlayıcı bir dönemdi benim için. Yaklaşık altı ay süren eğitim ve bir dizi sınavlar neticesinde ehliyetimi aldım ve bir ay içinde iş bulup yeni mesleğime başladım.

İki kişi ve bir bavulla geldiğimiz ülkede altı yılın sonunda dört kişi olduk ve kendi mütevazı evimizde hayatımızı sürdürüyoruz.

YENİ BAŞLANGIÇLAR

Eşim de bu süreçte yetişkinler için özel olan liseden dil eğitimini tamamladı ve şu anda University of Agder’de medya ve iletişim bölümü öğrencisi, iki yıl sonra mezun olacak. Onun adına da çok mutluyum. Kızım şu an beş buçuk yaşında, kreşe gidiyor hem Türkçe hem de Norveççeyi anadil olarak kullanabiliyor. Bir de 2023 Temmuz’da oğlum dünyaya geldi. Oğlumun şansına geçen yaz evimizi de almak nasip oldu. İki kişi ve bir bavulla geldiğimiz ülkede altı yılın sonunda dört kişi olduk ve kendi mütevazı evimizde hayatımızı sürdürüyoruz.

Norveç şartları ile Türkiye şartlarını karşılaştırdığınızda neler söyleyebilirsiniz?

Öncelikle toplum yapılarının ve insanların birbirleriyle iletişimlerinin farklı olduğunu söyleyebilirim. Herkes karşısındakinin fikirlerine saygı duyuyor ve ötekileştirmiyor. Giydiğinize, şeklinize şemailinize takılmadan sizi dinliyor. İnsanlar birbirine güveniyor ama kolay kolay samimiyet kurmuyorlar. Bu durumu ilk başta yadırgamıştım ama sonradan ne kadar faydalı olduğunu gördüm. Bu sayede kendinize ve çevrenizdekilere bir sınır koyabiliyorsunuz. Çocuklara çok değer verildiğini söyleyebilirim. Gerçekten ülkelerini onlara emanet edecek şekilde düşünerek ona göre çocuklara her türlü imkanları sunarak gelişimlerine fırsat sağlıyorlar. Okulların çok fazla imkanları var gerek spor faaliyetleri gerekse sosyal imkanlar olarak. En önemli farklardan biri de alım gücü kesinlikle.

NORVEÇ’İN ŞARTLARI

Norveç’te karı koca çalışan bir ailenin genelde evi, iki arabası, bot veya karavanı, bir dağ evi (bunlar hytte diyor) sahibi olmak gayet normal ve bunlara sahip olmak için emekliliği beklemelerine gerek olmuyor. Yaptıkları mesleklere ve kazançlarına göre on ile yirmi yıl içinde bunların hepsine sahip olabiliyorlar. Ayrıca güvenli bir ülke, adalet sistemi çok iyi oturmuş. İnsanlar kural ve kaidelere uyarak yaşamayı ahlâk edindiği için burada yaşayan insanlar genelde huzurlu.

Sosyal medyada işinizle ilgili içerik üretmek nasıl aklınıza geldi? Buna nasıl karar verdiniz?

Norveç hakkında yeterli düzeyde Türkçe içerik üreten olmadığını gördüm. Türkler tarafından merak edilen bir ülkeydi ama insanların fikir sahibi olabilecekleri pek fazla imkân yoktu. Açıkçası ilgi çekeceğini düşündüm ve geldiğimiz noktada doğru bir adım attığımı söyleyebilirim.

Bu süreçte pişman olduğunuz şeyler var mı varsa nelerdir?

Şimdilik bir pişmanlığım yok umarım da olmaz.

Norveç’teki bir iş gününüz bir önceki günden ne kadar farklı?

Genel olarak lojistik sektöründe bir gün diğer bir güne denk olmaz. Konu Norveç olunca bir de işin içine hava durumu ve ekstrem şartlar giriyor. Hiçbir günüm diğerine denk değil ve her gün ayrı bir aksiyon diyebilirim. Sabah araca geldiğimde acaba bugün beni neler bekliyor diyorum hep. Sosyal medya paylaşımlarımda da en çok bu konunu ilgi çektiğini görüyorum. Tabii bir de geçtiğim manzaralı yollar, fiyortlar, doğal güzellikler de cabası.

Eşinizin mesleğiniz hakkında düşünceleri nelerdir, aileniz için mesleğinizin zorluklarını nasıl anlatabilirsiniz?

Bu mesleği tercih ederken eşimle de enine boyuna konuştuk. O aslında benim en büyük destekçim oldu bu süreçte. Her ne kadar günübirlik çalışıyor olsam da bir gün diğerine denk olmadığı için bazen eve geç geliyorum ve çocuklarım yatmış oluyor. Sabah erken çıktığım için onlar uyuyor oluyor genelde akşam da onlarla vakit geçiremeyince üzülüyorum bu duruma. Hafta sonları acısını çıkartmaya çalışıyorum.

Taşıdığınız yükler arasında sizi şaşırtan şeyler nelerdir? Anılarınızı paylaşır mısınız?

Bir keresinde gerçek boyutlarda bir inek maketi taşımıştım onu hiç unutmuyorum. Bir ara sıfır km. sandıklı motosiklet teslimatı yapıyordum o da değişikti açıkçası. Bazen bir seferde araçta yedi, sekiz tane oluyordu.

Türkiye’ye dair en çok neyi, neleri özlüyorsunuz?

Tek kelimeyle cevap vereceğim. Yemekleri!

Takipçileriniz en çok ne ile ilgili yorumlar atıyor? Sizden istekleri oluyor mu?

Toplumsal farklılıklar, kurallar ve buradaki insanların yaşantıları üzerine paylaştığım içerikler üzerine çok yorum geliyor. İnsanlar ister istemez kıyaslamalar yapıyor. Norveç’e gelip deneyimleme fırsatına sahip olmadıkları konular ve görmek istedikleri yerler hakkında istekte bulunuyorlar.

Türkiye’deki kamyon/tır arkası sözleri Norveç’te de var mı? Siz olsanız aracınızın arkasına ne yazardınız?

Burada öyle bir kültür yok. Eğer böyle bir şey yapma imkânım olsaydı ve aracımın arkasına yazı yazmak isteseydim böyle insanlık adına mesaj verici bir şey olmasını isterdim. Aslında ben bunu düşünmüştüm. “Bu dünya bir imtihansa kâğıdımı verip çıkmak istiyorum.” Neden bunu söylüyorum çünkü insanoğlu dünyada gerçekten çok zor imtihanlardan geçiyor. Bizler Müslümanız yani ahiret inancına hepimiz sahibiz. Bu güzel bir cümle tabi kime uyar
kime uymaz bilmiyorum ama böyle efsane bir
söz kendimce.