Erken uyarı can kaybını önledi

Deprem riskinin en yoğun olduğu Meksika’da da önlemlerdeki eksiklik birçok kişinin hayatına mal oldu. Ancak Meksika’nın depremlerden ders çıkardığını söyleyen Dr. Suarez, erken uyarı sisteminin öneminin altını çizdi.

Maraş depremlerinin ardından büyük çapta gerçekleşen yıkıma ilişkin tartışmalar sürüyor. Deprem uzmanlarının yıllardır süren uyarılarına rağmen iktidar ve belediyelerin bu depremler için önlemler almaması tepkileri beraberinde getirirken özellikle Şili ve Japonya gibi deprem ülkelerinde alınan güvenlik önlemlerine işaret ediliyor.

Bir başka deprem ülkesi Meksika ise Türkiye gibi yeterli önlemler almadığı için yıllarca büyük acılar çekti. Ülke tarihinin en büyük depremi 1985’te Başkent Mexico City’de 8.1 şiddetinde yaşandı. Depremin ardından resmi olarak 9 bin 500 can kaybı yaşandığı açıklandı ancak uzmanlar can kaybının 45 bin civarı olduğunu belirtti. Her ne kadar yaşanan can kayıpları Türkiye’deki gibi önlemlerine yetersiz olmasından kaynaklı olsa da Meksika, 1985 sonrasında deprem riski azaltma konusunda önemli adımlar attı. Meksika’da alınan deprem önlemlere değinen Meksika Ulusal Özerk Üniversitesi (UNAM) Jeofizik Enstitüsü’nden Dr. Gerardo Suarez, bu önlemler içinde yer alan sismik erken uyarı sisteminin 1985 sonrası depremlerde çok sayıda insanın hayatını kurtardığını ifade etti.

RAKAMLAR GİZLENDİ

İlk olarak 19 Eylül 1985 Mexico City depremine değinen Gerardo Suarez, o dönemki hükümetin siyasi nedenlerle gerçek rakamları gizlediğinin altını çizdi. Deprem merkezinin Mexico City’e 350 kilometre uzakta olduğunu hatırlatan deprem uzmanı, “Hasarın bu denli büyük olmasının sebebi bölgenin toprak koşullarıydı. Mexico City, kurumuş bir gölün yumuşak tortuları üzerine inşa edildi. O dönemki binalar da bu durum gözetilerek inşa edilmediği için büyük hasar gerçekleşti. Yine de bu ay Türkiye’de gerçekleşen depremin yarattığı tahribattan daha azdı” dedi.

Meksika’da en son 19 Eylül 2017’de yıkıcı bir depremin gerçekleştiğini belirten Dr. Suarez şunları söyledi: “Mexico City’de ağır hasar yaşandı. Bu sefer depremin merkezi Başkent’e daha yakın olduğu için yıkım büyük oldu. Şu anda da yeni bir deprem beklendiği için endişeler var. Özellikle yeryüzüne yakın, sığ bir depremin beklenmesi korkuları tedirginliği artırdı. Bu nedenle halk hükümetten yeni önlemler almasını bekliyor.”

ERKEN UYARI SİSTEMİ

Yine de 1985 sonrası Meksika’da önemli deprem önlemleri alındığını ifade eden Gerardo Suarez, alınan önlemleri şöyle açıkladı:

“Ulusal bir sivil koruma programı oluşturarak federal, eyalet ve belediyeler düzeyinde önlemler alındı. İnşaat yönetmeliği değiştirildi, yeni yapılan binalar sıkı kontrollerden geçmeye başladı. Ama en önemlisi sismik erken uyarı sisteminin kurulması oldu. Her ne kadar bu tür uyarı sistemlerinde hazırlık için çok kısa bir süre kalıyor olsa da Meksika halkı buna iyi adapte oldu. İnsanlar uyarıya tepki vermeye alıştı. Ancak Türkiye, Meksika gibi ülkelerde alınması gereken önlemlerin başında yeni binaların tasarımı ve inşası için bina yönetmeliklerine ve depreme dayanıklı olmayan binaların yıkılıp yeniden inşa edilmesi geliyor. Meksika’da bu olması gerektiği gibi maalesef gerçekleşmiyor. Türkiye’de de yıkıma 2018’de Bina Deprem Yönetmeliği’ne uymayan binaların neden olduğunu düşünüyorum.”

Depremin ardından arama kurtarma çalışmalarında koordine çalışmaya dikkat çeken deprem uzmanı, doğaçlama kurtarma çalışmaları yerine hükümet eşliğinde sivil toplum kuruluşlarının hızlı ve koordine çalışması gerektiğini aktardı.

Afetlere yönelik alınan önlemlerde Şili’yi örnek gösteren Dr. Suarez, “Şili, nüfusu korumaya yönelik sivil koruma önlemlerinin mükemmel bir örneği. Son depremlerde çok az sayıda çökme yaşandı. Türkiye ve Meksika’da mevcut kanun mutlaka revize edilmesi ve sahadaki gözlemleri dikkate alınması gerekiyor” diye konuştu.

 

birgün