08 Şub Dr. Öğr. Uzunçıbuk: “Arama kurtarmadan önce risk yönetimi daha önemli”
İstanbul Arel Üniversitesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Levent Uzunçıbuk deprem anında yapılması gerekenler ve depremden sonra yapılan arama kurtarma çalışmaları ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Kahramanmaraş merkezli 7.7’lik depremin ardından ülkemizin yarısı depremden olumsuz etkilendi ve binlerce vatandaş hayatını kaybetti. Ülkemizin birçok noktasında arama kurtarma çalışmaları devam ederken hava koşulları ve afet alanının geniş olması, ekipleri zor duruma düşürüyor. Arama kurtarma çalışmalarında sivil vatandaşların kurtarma ekiplerine yardım etmesi gerektiğini vurgulayan İstanbul Arel Üniversitesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Levent Uzunçıbuk risk yönetiminin afet yönetiminden daha önemli olduğunu vurguladı.
Uzunçıbuk açıklamasında, “Deprem olduğu zaman zemin sıvılaşması dediğimiz bir olay söz konusu oluyor. Bu zemin sıvılaşması neticesinde bina eğer sağlam yapılmışsa yan yatar. Ama uygun şartlarda yapılmamışsa komple çökecek demektir. Tabandan itibaren kademe şeklinde gidecektir. Zemin sıvılaşmasından dolayı. Dolayısı ile öncelikle risk yönetimine önem verilmesi gerekiyor. Arama kurtarma faaliyetleri ikinci planda kalmalı. Eğer risk yönetiminde başarılı olabilirsek afet yönetiminde yani arama kurtarma faaliyetlerinde başarılı oluruz. Ama risk yönetiminde bir şey yapmamışsak deprem olmadan önce yapılması gereken işlere biz gerekli önemi vermemişsek artık arama kurtarma faaliyetlerinde elimizden bir şey gelmez.
Kazma kürek yok, herhangi bir şey yok, ip yok, çekiç-balyoz yok, demir yok. Bu malzemeler risk yönetimi aşamasında bulunması gerekiyor. Halkın bilinçlenmesi gerekiyor. Mahalle örgütlenmesi yapılması gerekiyor. Dolayısı ile bu kurtarma timleri gelinceye kadar mahallede afet örgütlerinin devreye girmesi önemli.” dedi.
Siviller arama kurtarma çalışmalarına nasıl destek olabilir?
Arama kurtarma ekiplerinin var gücüyle çalışmasına rağmen hava koşulları ve depremin etki alanının geniş olması nedeni ile birçok bölgede arama kurtarma çalışmaları yetersiz kalıyor. Maalesef Kahramanmaraş, Hatay, Malatya ve Adana başta olmak üzere birçok ilimizde depremin ikinci gününde enkaz altında olan vatandaşlarımız bulunuyor. Bu nedenle sivil vatandaşında arama kurtarma çalışmalarına destek olması gerektiğini ifade eden Levent Uzunçıbuk ilk 72 saatin insan yaşamı için çok önemli olduğunun altını çizdi.
İstanbul Arel Üniversitesi İş Sağlığı ve Güvenliği Dr. Öğr. Üyesi Uzunçıbuk, “depremde 6 ve 72 saatlik olaylar çok önemli. İlk 72 saat bir insanın yaşam belirtisinin belirlenebileceği olan kısımdır. 72 saat çok önemli. Arama ekipleri geldiği zaman öncelikle bir arama yapılacak. O kısımlardan sonra mümkün olan en üstten başlamak kaydıyla yaşam koridorlarını kollektif bir şekilde yavaş yavaş çekilmesi gerekiyor. Gerekirse elleriyle o enkazı kaldırarak insanlar yardımcı olmak zorundalar. Çünkü 72 saat içerisindeki hava koşulları da çok zor. Bir yerden bir yardım beklemek şu an için ne yazık ki imkânsız. Yani beklemekten çok bir şeylerin yapılması gerekiyor. Dolayısı ile yardım ekipleri gelinceye kadar en azından belli gruplar halinde bu kişilerin organize edilip o bölgelerde ilk yardım ve arama kurtarma çalışmalarını bilen bir kişi var ise onun kontrolünde organize olarak enkazların kaldırılmasında yardımcı olabilirler. Zaman kaybetmeden.” ifadelerini kullandı.
Enkaz altında mahsur kalan bir kişi ne yapmalı?
Enkaz altında mahsur kalan vatandaşların nefesini mümkün olduğunca çok iyi kullanması gerektiğini ifade eden Uzunçıbuk depremzedelerin ellerinden geldiğince hava koridorlarını açmaya çalışmalarında fayda olduğunu vurguladı.
Dr. Öğr. Üyesi Levent Uzunçıbuk, “Enkaz altında kalan vatandaş panik içerisinde olmamalı. Mümkün olduğunca nefesini çok iyi kullanabilmeli. Elleri eğer hareket edebiliyor ise imkânı var ise bulunduğu yerden kendisine hava sağlayabilecek olan yerler açabilmeli. Hava akımını sağlayabilmeli. Dışarı ile iletişime geçme imkânı varsa mutlaka onunla konuşabilmeli. Telefonu varsa telefonunu çok sık bir biçimde değil belli aralıklarla “Ben iyiyim, şuradayım şeklinde” yerini belirtmeli.
Diğer taraftan dışarıda bulunan kişinin o kişiye ulaşılabilmesi evin yapısına göre arama yapacak olan ekiplere o yerin mutfak mı, yatak odası mı, hangi yerde bulunduğunu belirtmesi gerekiyor. Dolayısı ile dışarıdaki kişinin kurtarma ekiplerini yönlendirmesi gerekiyor. Örneğin mutfakta bulunan bir kişiyi kalkıp salonda kısmında aramak yerine mutfak kısmından hayat yolunu bulma şeklinde bir yardım çalışmasını gerçekleştirebilecektir. “şeklinde konuştu.
Deprem sırasında nereye sığınmalıyız?
Depremden korunmak için toplumun her kesiminin bilinçlenmesi gerektiğinin altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Levent Uzunçıbuk hayat üçgenin depremde hayat kurtarabileceğini ifade etti.
Uzunçıbuk, “Çök kapan tutun hayat üçgenidir. Koltuk kısımları dediğimiz kolon diplerini alt kısımlarında bulunmak gibi sağlam yerler bulmak önemli. Masa altına girmek bir yerde etkili olabilir, bir kanepenin altına girmek, yanına girmek hayat üçgeni için belki kurtarabilir. Nefes almayı sağlayabilir. Ama bu çok nadir olan yerlerde yapılacak olan bir husus. Çünkü toplumun bu konuda yeterli bilgi ve eğitimi yok. Farkındalık eğitimleri üniversitelerde veriliyor. Halbuki farkındalık eğitiminin tüm kesimlere verilmesi lazım. Halkın bütün birimlerine inebilmeli. Sadece belli bir kesimin bu eğitimi alıp uygulaması yeterli değil.” dedi.
Acil durum çantasında ne olmalı?
Acil durum çantasının birey sayısına göre hazırlanması gerektiğini vurgulayan Levent Uzunçıbuk acil durum çantasında mutlaka su ve atıştırmalıkların bulundurulması gerektiğini belirtti.
Uzunçıbuk açıklamasında, “Afet çantasının depremden önce hazırlanması gerekiyor ve evde hasar var ise terk ederken bunu almalıyız. En azından mümkün olduğunca her bölgede bu hayat kurtarma çantaları hazırlanıp kolay ulaşılabilecek yerlerde bulunması gerekiyor. Evdeki kişi sayısı kadar afet çantası olmalı ve kolay ulaşılabilir bir yere koyulmalı. Örneğin yatak odasına bir tane konmalı. Oturma odasına bir tane konulmalı. Herkesin ulaşması gereken bir yerde bulunması gereken bir çanta olması gerekiyor ki bunun içerisine hayatı idame ettirebilecek olan öncelikle su, daha sonrada kuru yemiş, bisküvi tarzı yiyecekler konulmalı. İlk 72 saatte vücudu susuz bırakmamak gerekiyor. Vücudunun direncini ve iç organlarını çalıştıracak olan sıvıların bulunmasında fayda var. “ ifadelerini kullandı.